Aydınlardan Kürt partileri arası ittifaka destek


Aydınlardan Kürt partileri arası ittifaka destek

Bir grup Kürt aydını BDP, HAK-PAR, KADEP Ittifakını detsekleyen bir izma kampanyası başlattı. Açıklama şöyle:

Em pişt didin hevgirtina BDP, HAK-PAR, KADEPê, ku biryar dane ji bo yekîtîya hêzên neteweyî û demokratîk yên gelê kurd, redkirina tundûtûjîyê ya di peywendîyên navbera kurdan de, avakirina pirdengîyeke li ser bingehên qebûlkirina cudatîyê û herweha ji bo rêxweşkirina bo çareserkirina pirsa kurdî ya bi awayekî aştîyane, demokratîk û li gor prensîpên wekhevîyê hevkarîyê bikin û bi hev re tev bigerin.

Bi hêvîya ku ev pêngava han ya ku ji alîyê partîyên kurdan yên li Kurdistana bakur û Tirkîyeyê bi awayekî qanûnî dixebitin ve hatîye avêtin, bibe sedemên yekîtîyên hê xurttir û demdirêjtir.

– BDP, HAK-PAR, KADEP Ittifakını Destekliyoruz

Kürt halkının demokratik güçlerinin birliği, Kürtler arası ilişkilerde
şiddetin reddedilmesi, karşılıklı saygı, farklılıkları kabul ve çok
seslilik anlayışının inşa edilerek, Kürt sorununun barışçıl demokratik
ve eşitlik temelinde çözümüne zemin oluşturmak üzere işbirliğine ve
ortak davranmaya karar veren BDP, HAK-PAR ve KADEP ittifakını
destekliyoruz…

Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yasal faaliyet sürdüren Kürt partileri
arasında atılan bu adımın daha kalıcı ve uzun vadeli birliklere giden
yolda bir ilk adım olması dileğiyle…

Kampanyaya katılmak isteyenler, aşağıdaki linki tıklayarak desteklerini sunabilirler…

http://ittifakdestek.blogspot.com/2011/05/bdp-hak-par-kadep-ittifakini.html


Abdurahim Gümüştekin
Abdurahman Demir
Abidin Alkoyun
Abit Gürses
Adem Avcıkıran
Alan Jirek
Aydın Bingöl
Baran Hemze
Battal Batté
Bayram Ayaz
Bedırhan Epözdemir
Behzat Batté
Bilal Görgü
Celadet Çeliker
Cemal Batun
Cemal Saygılı
Ceyhun Aslan
Cihat Parlak
Ciwan Tengezar
Cumali Cotkar
Derwêş M. Ferho
Doğan Ceren
Ekrem Yıldız
Enver Karahan
Erkan Arslan
Fahri Ölçer
Faruk Aras
Feride Kolikan
Fikret Günaydın
Gıyasettin Sayan
Günay Aslan
Halis Ayçiçek
Hanefi Celepli
Hasan Baykal
Hasan Dağtekin
Haydar Dıljen
Hikmet Serbılınd
Huseyin Aksaç (A.Zerdeşt)
Ihsan Güler
Isa Turan
İkram Delen
Kazım Baba
Kazım Budak
Kemal Saygılı
Keya İzol
Kurdo Baksi
Mahir Taha
Mahmut Kiper
Mehmet Gürses
Metin Telek
Mırza Akar
Mirhem Yigit
Muhlis Erdem
Muhteşem Zulfikar
Munzur Çem
Murad Ciwan
Murat Kaya
Mustafa Brodrej
Mustafa Kısabacak
Mümtaz Nimet Aydın
Naci Kutlay
Naci Tokmak
Nafi Çılgın
Nedim Baran
Nezahat Demir
Nezir Akad
Neziré Cıbo
Nihat Akar
Nuran Çamlı Maraşlı
Osman Aytar
Özden Boztaş
Recep Maraşlı
Remzi Demir
Reşo Zilan
Rohat Miran
Ruşen Aslan
Sabiha Otlu
Salih Ince
Salim Çeliker
Selim Bakaç
Senedin Nurdoğan
Seyidxan Kurij
Şerafettin Kaya
Şerefxan Cıziri
Şeyhmus Diken
Taner Bayrak
Tarık Ziya Ekinci
Ümit Kaya
Veysi Hızal
Zeki Parlak
Zeynep Baran

330 aydın Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’na destek verdi


İSTANBUL (DİHA) – İstanbul’da buluşan 330 aydın, akademisyen ve sanatçı, “Biz farklıklarımızla birlikte, özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak isteyenler” olarak Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nu desteklediklerini açıkladı.

Aralarında Adalet Ağaoğlu, Nuray Mert, Hırant Dink’in oğlu Arat Dink, Mete Çubukçu, Şebnem Koru Fincancı, Sevim Belli, Zeynep Gambetti, Nazım Alpman, Ahmet İnsel, Gencay Gürsoy, Celal Başlangıç, Deniz Türkali, Derya Alabora, Erol Katırcıoğlu, Erturul Mavioğlu, Gültan Kaya, Yeşim Biber, Julide Kural, Fehmi Işık, Baskın Oran, bulunduğu 330 aydın, akademisyen ve sanatçı, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’nu destekleyeceklerine ilişkin Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Hazırlanan metine imza atan 330 akademisyen, yazar, aydın ve sanatçı, “Bağımsızlar meclise, biz farklıklarımızla birlikte, özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak isteyenler” şiarıyla bloğun bağımsız adaylarını destekleyeceklerini açıkladı. Toplantıya blok adayları Ahmet Türk, Abdullah Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Mustafa Avcı ve Emrullah Bingül de katıldı. Kürtçe ve Türkçe hazırlanan metne kalabalık grup adına Prof. Dr. Gencay Gürsoy ve Kürt Enstitüsü’nden Roni Mıraz okudu.

‘Özgürlük ve eşitlikçi bir anayasa için destekliyoruz’

Gürsoy’un okuduğu ve ortak olarak hazırlanan Türkçe metinde, aydın, akademisyen ve sanatçılar olarak bağımsızları desteklediklerini açıklayarak, Türkiye’nin yurttaşları olarak eşit, siyasi haklara sahip olmak isteyen Kürtler, Aleviler, çeşitli dinsel inançlara, etnik kökenlere, cinsiyet kimliklerine sahip, barış ve demokrasi isteyen herkesi blok adaylarını destekleme çağrısında bulunuldu. “Parlamentoya ülkenin renk ve seslerinin temsilcilerinin göndermek için, bloğun bağımsız adaylarının destekliyoruz” diyen Gürsoy, özgürlükçü ve eşitlikçi yeni bir anayasa talep ettikleri için bloğu desteklediklerini belirtti. Gürsoy, “İfade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerle mücadele eden işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, vahşi piyasa ekonomisinden, sosyal güvencesizlikten, işsizlikten ve sadaka siyasetinden mağdur olan yoksullar, ekolojik yıkıma karşı doğa ile uyumlu bir yaşamın yanında olanlar; her türlü etnik, kültürel, cinsiyete dayalı sınıfsal farklılığın engelsiz olarak mecliste temsil edilmesini savunanlar, ülkemizin karanlık dönemlerinin aydınlatılmasını ve tüm kirli odakların dağıtılması için parlamentoda bir sesin olmasını gerektiğini düşünenler; barış isteyen ve barış için mücadele eden tüm Türkiyeliler olarak, yüzde on seçim barajını sandıktan bir kez daha delmek, parlamentoya ülkenin renk ve seslerinin temsilcilerinin göndermek için; Emek, Özgürlük ve Demokrasi bloğunun bağımsız adaylarının destekliyor, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasa talep eden tüm yurttaşları 12 Haziran’da genel seçimlerinde bu adaylara oy vermeye çağırıyoruz” dedi.

Gürsoy’un ardından Kürtçe metni Roni Mıraz okudu

Metnin okunmasının ardından blok adayları, aydın ve akademisyenler kısa konuşmalar yaptı.

‘Demokrasi sorusunu sormak için’

Prof. Dr. Ahmet İnsel, Kürtlerin 90’larda yaka paça Meclis’ten çıkarıldığını belirterek, bu nedenle Kürtlerin Meclis’e girmesinin önemli olduğunu söyledi. Demokrasi ve özgürlük özlemlerinin blok adaylarının meclise taşıyacağını inandığı için bağımsız adayları desteklediğini dile getiren İnsel, bloğun güçlü oluşunun toplumda bazı menfur saldırıların ortaya çıkarttığını ve seçim bürolarının da bu nedenle saldırıya uğradığını kaydetti.

Ahmet Kaya’nın eşi Gültan Kaya, emek ve özgürlük kavramlarının kendisi için kutsal olduğunu ve bunların blokta ifadesini bulduğu için desteklediğini söyledi.

Hrant Dink’in oğlu Arat Dink, bileşen olarak demokrasi sorusunu sormak için bir araya geldiklerini ve bağımsızları desteklemeye karar verdiklerini ifade etti.

Yazar Nuray Mert, bloğun Türkiye’de herkesin destekleyeceğini ifade ederek, kendisinin bloktan önce de BDP’ye uygulanan antidemokratik seçim barajı nedeniyle BDP’ye destekleme kararı aldığını kaydetti. 12 Eylül’den sonra demokrasi ve özgürlüğü diri tutan tek gücün Kürt siyasal hareketi olduğunu belirten Mert, toplanmalarının nedenin kamuoyu yaratmak olduğunu belirterek, haberi izleyen gazetecilerden Türkiye’nin Kürtlere, muhaliflere ve bloğa uyguladığı medya ambargosunun kaldırılması ve bunun için çaba sarf etmesini istedi. Mert, bloğun Türkiye’de bulunan herkese muhalif mücadele alanı açtığını söyledi.

Yazar şair Sennur Sezer, anne, kadın ve yazar kimliğinden dolayı yaşadığı haksızlıklara karşı mücadelenin ifadesini Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’nda bulduğu için desteklediğini söyledi.

Gazeteci Murat Çelikkan ise yıllardır verdikleri mücadelenin blokta ifadesini bulduğunu ve Kürt sorununun çözümü için temel dinamik olduğu için desteklediğini belirtti.

Oyuncu Julide Kural da, bloğun bağımsız adayları için sahnede ve gittiği her yerde çalışacağını ifade ederek, bloğun Türkiye’nin en önemli demokrasi sorunu olan Kürt sorununu çözeceğine inandığı için desteklediğini vurguladı.

‘Kürtlerin özgürlüğü için mücadele etmeyenler sosyalist olmazlar’

Emek, Demokrasi ve Demokrasi Bloğu Mardin Bağımsız Milletvekili Adayı Ahmet Türk, Kürtlerin bölgede yapılan uygulamalardan dolayı duygusal kopuşu yaşadığını ve bunun çok ciddi olduğunu kaydederek, bunun sorumlusunun Kürtler değil, AKP hükümeti olduğunu söyledi. Türk, aydın ve akademisyenlerin bloğu desteklemekle sadece Meclis’e vekil gönderemeyeceğini, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği için adım attığını söyledi.

Bloğun Mersin adayı Erturul Kürkçü de, kendilerine destek veren herkese teşekkür ederek, Kürt özgürlük hareketinin bloğun oluşmasında tayin edici bir rol oynadığını ve büyük bir siyasi zeka üstünlüğü gösterdiğini belirtti. Kürkçü, blok dışında kalan tüm sosyalist ve emek cephelerinin bloğa katılmaları çağrısında bulunarak, “Kürtlerin özgürlük mücadelesine destek vermeyenler sosyalist olamazlar” dedi. Kürkçü, ÖDP’nin seçim dışına bırakılmasını kınayarak, seçimden sonrada tüm muhalif, sosyalist ve emek çevrelerin bloğa katılması için çalışmalarına devam edeceklerini söyledi.

Bloğun İstanbul 2. Bölge adayı Sırrı Sürreya Önder ise, yapılan ortak açıklamayı bir manifesto olarak büyük bir borç bilerek meclise taşıyacaklarını söyledi.

Bloğun İstanbul 1. Bölge adayı Sabahat Tuncel de, Türkiye’de iki meclisin var olduğunu, esas meclisin toplantıda bir araya gelen ve Türkleri, Ermenileri, Çerkezleri, Kürtleri ve tüm farklıkları temsil eden toplantıdaki bileşen ve blok olduğunu söyledi. Tuncel, demokratik ulus projesinin oluşumu için umutlarının büyüdüğünü söyledi. Blok adayları Levent Tüzel, Mustafa Avcı ve Emrullah Bingül de kısa konuşmalar yaptı.

Konuşmaların ardından bloğun Mardin adayı Ahmet Türk, gazetecilerin bloğun Hakkari adayı Selahattin Demirtaş’ın, “Türkiye’de tek başbakan olmaz” açıklamasına ilişkin sorularını yanıtladı. Türk, Demirtaş’ın Kürtlerin Demokratik Özerklik projesi çerçevesinde ülkenin yönetimine katılması kapsamında böyle bir açıklama yaptığını söyledi.

Bloğa destek verenler…

ABDULLAH AYSU, ABDURRAHMAN ATALAY, ABDÜLHEKİM DAŞ, ADALET, AĞAOĞLU, ADNAN DİNAMET, AHMET ASENA, AHMET DİNDAR, AHMET KARDAM, AHMET ŞIK, AHMET TELLİ, AHMET TULGAR, AHMET ÜMİT, AKİF KURTULUŞ, AKSU BORA, ALİ EROL, ALİ KENANOĞLU, ARAT DİNK, ARET GICIR, ASLI OMDAN, ATA SOYER, AYÇA DAMGACI, AYDIN ÇUBUKÇU, AYDIN ENGİN, AYŞE GÜNAYSU, AYŞE HÜR, AYŞEGÜL DEVECİOĞLU, BAHRİ BELEN, BALÇİÇEK İLTER, BARIŞ PİRHASAN, BEHÇET ÇELİK, BEKİR AĞIRDIR, BELMA AKÇURA, BERAT GÜNÇIKAN, BERİL EYÜBOĞLU, BİRCAN YORULMA, BURHAN SÖNMEZ, BÜLENT AYDIN, BÜLENT FORTA, BÜLENT SOMAY, CAFER SOLGUN, CELAL BAŞLANGIÇ, CELALETTİN CAN, CENGİZ GÜLEÇ, CHRISTOPHER STEPHENSON, COŞKUN ÜSTERCİ, ÇAĞATAY ANADOL, ÇİĞDEM MATER, ÇİĞDEM YALÇIN PAMUKÇU, DEMET DEMİR, DENİZ TÜRKALİ, DERYA ALABORA, DİLEK GÖKÇİN, DOÇ. DR. AHMET DEMİREL, DOÇ. DR. AYŞE BERKMAN, DOÇ. DR. BETÜL YARAR, DOÇ. DR. BÜLENT BİLMEZ, DOÇ. DR. ELVAN ALTAN ERGUT, DOÇ. DR. FERDA KESKİN, DOÇ. DR. FERDAN ERGUT, DOÇ. DR. FEZA ARSLAN, DOÇ. DR. FEZA ARSLAN, DOÇ. DR. GÜÇLÜ ATEŞOĞLU, DOÇ. DR. LEVENT YILMAZ, DOÇ. DR. NİLGÜN TOKER, DOÇ. DR. TEOMAN PAMUKÇU, DOÇ. DR. YÜKSEL TAŞKIN, DOÇ. DR. ZEYNEP GAMBETTİ DOĞAN TARKAN, DR. AHMET UHRİ, DR. AYŞEN CANDAŞ, DR. EMİN ALPER, DR. GAYE YILMAZ, DR. GÜREL TÜZÜN, DR. KORAY ÇALIŞKAN, DR. PINAR BEDİRHANOĞLU, DR. ÜSTÜN BİLGEN REINART, EKREM TÜKENMEZ, EMİNE UŞAKLIGİL, EMRE SENAN, ENİS RIZA SAKIZLI, ERCAN KANAR, ERDOĞAN AYDIN, ERGİN CİNMEN, ERKAN CAN, ERSİN SALMAN, ERTUĞRUL MAVİOĞLU, ESMERAY ÖZADİKTİ, ESRA KOÇ, EZGİ BAŞARAN,
FAHRİ ARAL, FATİH POLAT, FEHİM CACULİ, FEHİM IŞIK, FERİDUN KOÇ, FERYAL ÖNEY, FETHİYE ÇETİN, FİKRET İLKİZ, FİLİZ KERESTECİOĞLU, GARO PAYLAN, GAYE BORALIOĞLU, GÜL DİRİCAN, GÜLTEN KAYA, GÜNAY KUBİLAY, GÜNEY ÇEĞİN, GÜRHAN ERTÜR, HAKAN GÜNDÜZ, HAKAN TAHMAZ, HALİL ERGÜN, HALUK BİLGİNER, HALUK TEKELİ, HANDAN İPEKÇİ, HASAN BASRİ ÇIPLAK, HAYKO BAĞDAT, HÜLYA GÜLBAHAR, HÜSEYİN KARABEY, HÜSNÜ ÖNDÜL, ILGIN SU, IŞIL KASAPOĞLU, IŞIL UYAR, İBRAHİM AKSIN, İNCİ HEKİMOĞLU, İRFAN AKTAN, İSHAK KARAKAŞ, JAKLİN ÇELİK, JANET BARIŞ, JÜLİDE KURAL, KADİR AKIN, KARİN KARAKAŞLI, KAZIM ÖZDOĞAN, KEMAL AYDOĞAN, KEMAL AYTAÇ, KEMAL ÖRDEK, KEREM FIRTINA, KEREM KABADAYI, KORAY DÜZGÖREN, LAL LALEŞ, MAHİR GÜNŞİRAY, MAHMUT ALINAK, MAHMUT BOYNUDELİK, MEBUSE TEKAY, MEHMET AKSIN, MEHMET ALİ ALABORA, MEHMET DEMİR, MEHMET GÜLERYÜZ, MEHMET SALTOĞLU, MEHMET TİRGİL, MELİH BİÇER, MELİH YALÇIN, MELTEM AHISKA, MESUT ÖZTÜRK, MESUT VARLIK, METİN BAKKALCI, METİN BORAN, METİN YEĞİN, MIGIRDİÇ MARGOSYAN, MURAT ÇELİKKAN, MURAT PAPŞU, MURATHAN MUNGAN, MUSTAFA ATALAY, MUSTAFA SÜTLAŞ, MÜGE KARALOM, MÜGE SÖKMEN, NABİ YAĞCI, NADİRE MATER, NAİL SATLIGAN, NAZIM ALPMAN, NECDET OKCAN, NECMİYE ALPAY, NEŞE ERDİLEK, NEVRA AKDEMİR, NİHAT EMİLTAY, NİL MUTLUER, NİLGÜN ÖNEŞ, NİLGÜN YURDALAN, NİMET TANRIKULU, NURAY MERT, NURAY SANCAR, NURTEN TUÇ, ORHAN ALKAYA, ORHAN DİNK, ORHAN ESKİKÖY, ORHAN SİLİER, OSMAN KAVALA, OSMAN KÖKER, OYA BAYDAR, ÖMER TÜRKEŞ, ÖNDER ÇAKAR, ÖZCAN ALPER, ÖZCAN YURDALAN, ÖZGÜR DOĞAN, ÖZLEM DALKIRAN, PAKRAT ESTUKYAN, PINAR SELEK, PROF. DR. AHMET ÇAKMAK, PROF. DR. AHMET İNSEL, PROF. DR. AHMET TONAK, PROF. DR. ALİ NESİN, PROF. DR. AYŞE ERZAN, PROF. DR. AYŞE GÖZEN, PROF. DR. BASKIN ORAN, PROF. DR. BÜŞRA ERSANLI, PROF. DR. EROL KATIRCIOĞLU, PROF. DR. FATMAGÜL BERKTAY, PROF. DR. FERHAT KENTEL, PROF. DR. FERHUNDE ÖZBAY, PROF. DR. FİKRET ADAMAN, PROF. DR. FUAT ERCAN, PROF. DR. FUAT KEYMAN, PROF. DR. GENÇAY GÜRSOY, PROF. DR. HACER ANSAL, PROF. DR. JALE PARLA, PROF. DR. KUVVET LORDOĞLU, PROF. DR. MAHMUT MUTMAN, PROF. DR. MEHMET TÜRKAY, PROF. DR. MELEK GÖREGENLİ, PROF. DR. MERYEM KORAY, PROF. DR. MESUT YEĞEN, PROF. DR. MEYDA YEĞENOĞLU, PROF. DR. MİTHAT SANCAR, PROF. DR. NESRİN SUNGUR, PROF. DR. NİHAL SABAN, PROF. DR. NURAN YENTÜRK, PROF. DR. NURCAN ÖZKAPLAN, PROF. DR. NÜKHET ESEN, PROF. DR. OYA KÖYMEN, PROF. DR. ÖZGÜR SARIOĞLU, PROF. DR. SEMİH BİLGEN, PROF. DR. SİBEL IRZIK, PROF. DR. ŞAHİKA YÜKSEL, PROF. DR. ŞEBNEM KORUR FİNCANCI, PROF. DR. TAHA PARLA, PROF. DR. TAHSİN YEŞİLDERE, PROF. DR. TANAY SIDKI UYAR, PROF. DR. UYGUR KOCABAŞOĞLU, PROF. DR. YÜCEL SAYMAN, PROF. DR. YÜKSEL AKKAYA, RAGIP DURAN, RAGIP ZARAKOLU, RAUF KÖSEMEN, RIDVAN TURAN, RONİ MARGULİES, SABİH ATAÇ, SAMİ EVREN, SAMİ TAN, SARUHAN OLUÇ, SEDAT YILMAZ, SEDAT YURTDAŞ, SELEN UÇER, SELİM DEMİRDELEN, SELİM MAHMUTOĞLU, SELİM YILMAZ, SEMRA PELEK, SENNUR SEZER, SEREN YÜCE, SETTAR TANRIÖĞEN, SEVİL DEMİRCİ, SEVİM BELLİ, SEVİNÇ ALTAN, SEYFİ ÖNGİDER, SEZAİ SARIOĞLU, SEZAİ TEMELLİ, SİREN İDEMEN, SÜHA OĞUZERTEM, SÜREYYA BERFE, ŞAMİL ALTAN, ŞANAR YURDATAPAN, ŞEYHMUS DİKEN, ŞÜKRÜ ERBAŞ, TAMER LEVENT, TANIL BORA, TARHAN ERDEM, TARIK GÜNERSEL, TARIK ZİYA EKİNCİ, TAYFUN MATER, TUĞRUL PAŞAOĞLU, TURAN SARITEMUR, UFUK URAS, UĞRAŞ SALMAN, UMUR COŞKUN, ÜMİT ASLANBAY, ÜMİT ŞAHİN ,VECDİ ERBAY, VEYSİ SARISÖZEN, YAHYA AKYEL, YASEMİN GÖKSU, YAVUZ ÖNEN, YEŞİM BÜBER, YILDIRIM TÜRKER, YILDIZ ÖNEN, YILMAZ AYSAN, YONCA VERDİOĞLU, YRD. DOÇ. DR. EROL KÖROĞLU, YRD. DOÇ. DR. ESRA ARSAN, YRD. DOÇ. DR. ESRA MUNGAN, YRD. DOÇ. DR. ÖZGÜR MÜFTÜOĞLU, YRD. DOÇ. DR. TÜMAY ARSLAN, YRD. DOÇ.DR. MURAT PAKER ,YÜCEL GÖKTÜRK, YÜCEL TUNCA, YÜKSEL SELEK, ZAFER AYDIN, ZEKİ GÜL, ZEKİ TOMBAK, ZÜBEYDE KILIÇ

Kürtler, özellikle PKK hazırlıklı olmalıdır


Kürtler, özellikle PKK hazırlıklı olmalıdır

Bu aralar fırsat buldukça Ermenileri soykırıma götüren süreci okuyorum. Kürtlerin yanılgısı Ermenilerin yanılgısına ne çok benziyor. Osmanlı ile sıkı bağları ve ayrıcalığı olanlar zengin Ermeniler, son ana kadar Osmanlıcılığa inanıyorlar. İnanmak istiyorlar. Kürtlerin zenginleri de aynı durumda. Üstelik Osmanlı’da Ermenilerin hakları şimdiki Kürtlerin haklarından çok… Bazı Ermenilerin İttihat ve Terakki çetelerini desteklemesi gibi, bazı Kürtler de şimdi AKP çetesini destekliyor. Tarihsel olaylar bu kadar mı birbirine benzer! Ermeniler, İttihat ve Teraki iktidarını şenliklerle karşılamışlardı. Kürtlerin bazıları havaalanlarına koşup, Erdoğan’nın ayaklarına kapanıyorlar.

Milliyetçiliğin her türlüsü kötüdür de, Türk milliyetçiliğinin bir alt türevi olan muhafazakar Türklüğün dizi dibindeki Kürt milliyetçiliğinin mantalitesi berbattır. Muhafazakar Türklüğün dizi dibindeki Kürtlük, ellerini havaya açmış, AKP’nin PKK’yi yenmesini bekliyor.

AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana onbeş günde bir yazdıkları yazılarda:

“Azizim, önemli şeyler olacak, AKP ve ABD, PKKyi teslim alacak, işini bitirecek.”

Bu umutla yatıp, bu umutla kalkıyorlar ve dile getirdikleri bu umutlarına da özgür Kürt düşüncesi diyorlar.

Ama bu umutları hiçbir zaman gerçekleşmiyor..

Bana da ha ha ha diye gülmek düşüyor.

İnternet sitelerini ve gazetelerini Türk basının PKK karşıtı hileli haberleriyle doldurup, okurlarının beyinlerini tarumar edenlerin de bu umudu sürüyor.

Ama bu umut asla gerçekleşmez.

Fakat Kürtlerin Türk devletiyle ilişkileri Ermenilerin Osmanlıyla ilişkilerine ne çok benziyor. Ermeniler, Osmanlının sınırsız topraklarına göz dikmiş batlı ülkelerin kendi aralarındaki çıkar çelişkilerinin kurbanı oldu. Osmanlı bu anı fırsat bildi. Ermeni nüfus sıykırıma tabii tutuldu. Kalan son Ermeni ailelerinden birinin cocuğu olan Sevag da geçenlerde 12 Eylüldeki anayasa oylamasında “evet”in en ateşli savunucusu Alperen Ocaklarına mensup bir genç tarafından kaza süsü verilerek öldürüldü. Osmanlıyı destekleyen zengin Ermenilerin mal varlığı kendilerine kefen parası bile olmadı. Çünkü mezarları olmadı çoğunun.

Peki Türkler Kürtlere Ermeni akıbetini yaşatabilir mi?

AKP destekçisi Kürtlere ve aydınlara fırsat versek, bize elli tane Ermeni soykırımı yaşatacaklar. Çıkarcı ve ahmaktırlar. Doğup büyüdükleri topraklara karşı en ufak bir vicdan sızıları yoktur. Mideleri ile kafaları yer değiştirmiş bu sınıfa, ne iyi ki, eli taşlı Kürdistan Yetimleri asla izin vermeyecektir.

Fakat bu ara PKK yöneticilerine Osmanlının son dönemindeki Türk Ermeni ilişkilerini tarih dersi olarak okutmak lazım. Ben de okuyorum. Okuyup öğrenmenin ayıbı olmaz. Okuyup öğrenseler, Osmanlı ile Ermeni direnişçilerinin arasındaki ilişki ve gerilimin aynısının PKK ile Türk devleti arasında olduğunu görecekler. Tasfiye yöntemleri aynı. PKK’nin oyalanma süreci, Ermeni direnişçilerinin oyalanma sürecine benziyor.

Fakat Kürtlerle Ermeniler arasında önemli bir fark var. Ermeni nüfus Türkiye ve Kürdistan’da dağınık yaşıyordu. Ayrıca Hıristiyan inancına sahiptiler. Türk devleti soykırımı tek başına gerçekleştiremezdi, Kürtleri tetikçi olarak kullandı.

Kürtler, çoğunlukla Müslüman bir halk… Dört parçadaki Kürdistan coğrafyası çok iç içe. Kürdistan’ı dört parçaya ayırmış olanların rejimleri operasyon altında… Dizleri titriyor.

O zaman tarihsel yargımızı açık koyalım.

Türk devleti Kürtleri tıpkı Ermeni halka yaptığı gibi katliamla tasfiye etmeye kalktığında, bu aynı zamanda Türklüğün tasfiyesi anlamına gelecektir. Eğer Kürtler Türkler için bir hastalıksa, kanser tümörü ise, tümör Türklüğün bütün organlarına yayılmıştır.

Fakat Türklük Kürtlere karşı çok acımasız bir savaş sürdürmektedir. Bu savaş, kuralsız ve ahlaksız bir savaştır. Kürtler ise bu edepsiz savaşa karşı henüz çok edepli karşılık vermiştir. Düşünün bir kez, Türk silahlı güçleri Kürdün köyünü yıkmakta, namazına karışmakta, çadırını dağıtmakta, evlatlarının gözünü oymakta, parti binalarını basıp darmadağın etmektedir. Fakat Kürtler henüz Kürdistan’da karakollar hariç tek devlet kurumuna dokunmamıştır.

Devrim denen şey, devlete ait kurum ve kuruluşları yerle bir etmektir. Kürtlerin bu gücü yok mudur? Vardır. Diyarbakır yıkıcı bir tarzda ayağa kalktığında, hiçbir devlet kurumu bu güç karşısında 24 saat dayanamaz. Sonra ne mi olur? Ne olursa olur! Herhalde birkaç milyon insanı öldürerek, Diyarbakır, Şırnak, Van ve Cizre’ye yeniden hakim olunamaz.

Kürtler henüz bu düşüncede değil. Aslında bu düşüncede olmayan PKK’dir. Olmasın. Ben illa bu düşüncede olsun demiyorum.

Fakat Kürdistan’daki fay hattı kırılacaktır. Kürtler isyan ve savaş istedikleri için değil, genetik kodları Kürdistan sorunun çözümsüzlüğü üzerine oluşmuş Türk devleti Kürt sorununu çözemeyeceği için bu olacaktır.

O gün geldiğinde, AKP faşizmini veya Türk devletini destekleyen yimser Kürt zenginlerinin varlığı kefen parası bile olmayacaktır.

Çünkü toplumsal dalga ve dizginlerinden kopmuş tarihsel haykırışla oynanmaz. Gereği yapılır…

Kürtler, hazırlıklı olmalıdır.

bildiricihasan@hotmail.com

Ve Kadın Çantasını Attı-Gülbahar Köker


Ve Kadın Çantasını Attı-Gülbahar KökerYüksek topuklarının beton zemin üzerinde çıkardığı sese ritim tutarak:

“Aşk, saçlarımla kendimi astığım sehpamdır,” dedi Ayten.

“Üzülme, giden gitti demek şimdi yavan kalır, seni seviyorum demek varken düşlerimde,” diye içinden geçiren Kaya, “İyi de sen aşktan hiç vazgeçmedin ki? Senin en çok aşık olduğun şeyin ta kendisi aşk değil mi ki?” dedi isyan kokan tok bir sesle.

“Ben aşk çılgınıyım mı dersin Kaya! Öyleyse neden?” diye sordu Ayten.

Üzerine giyindiği dar kot pantolonunu tutan irice kemeri ile ayakkabıları uyum içindeydi. Koluna taktığı çanta ile de tamamen eflatuni bir çiçek gibiydi. Siyah saçları belinden aşağıya sarkıyordu. Kıvır kıvır saçları arasındaki gümüşsü teller kıvrılarak siyah tellerle buluşuyor ve bir olgunluk havası veriyordu.

“Neden aşkı bu denli sevdiğini bilemiyorum. Ama bir aşk kadını olduğunu biliyorum” dedi Kaya, “Çünkü aşk sanki senin için hayatta tutunduğun göbek bağın gibi” diye ekledi.

Ayten, ince topuklu ayakkabılarıyla bir o yana bir bu yana lakayt yürüyordu.

“Aşk kadınıyım demek ki” dedi sessizce ve bal rengi gözlerinde belirli belirsiz bir damla gözyaşı aktı yanağına. O gözyaşı gamzesinde durdu, bir daha hiç akmadı:

“Yüzünde aynaların ötesinde baktığım insansın desem çiğ kalacak” diye geçirdi içinden Kaya. “İyice saçmalamaya başladım” diye düşünüyordu ki Kaya:

“Sen hiç aşık oldun mu Kaya” diye sordu Ayten.

Kaya’nın gözleri Ayten’in gamzesinde öylece duran o damlaya takıldı:

“Benim aşkım gamzede parlayan şu damladır desem ve yudumlayıp içsem, aşk haini olurum” diye geçirdi içinden ve sessizce Ayten’i izledi.

Ayten, hiçbir zaman uzun kemerli çanta kullanmazdı, koluna taktığı çanta yüzünde hep sol kolunu dirsekten kırıp hafif dik tutarak yürürdü. Kocaman ve içi dolu çantasını kolunda kuş tüyü taşıyormuş gibi taşırdı. O gün Kaya ile konuşurken birden kolunun ilk defa ağırlaştığını hissetti. Kaya’ya baktı:

“Senin adın neden Kaya” diye sordu.

Aşk sorgulamasının karmaşasında Ayten’in sorusuyla şaşkına dönen Kaya:

“Bu da soru mu şimdi?” diye karşı bir soru yöneltti Ayten’e.

“Bu da bir soru işte, tıpkı aşk gibi, tıpkı kolumdaki çanta gibi” diye mırıldandı Ayten.

“Aşk, sehpa, İsmim ve Çanta…” diye konuşuyordu ki Kaya; Ayten, Kaya’nın konuşmasını yarıda keserek:

“Aşk, Kaya ve Çanta. Muhteşem bir üçgen oldu” dedi ve adımları gittikçe ağırlaştı.

Ayakta duramayacak kadar kendini yorgun hissetti. Ve hayatında ilk kez daracık bir sokakta, Kaya’nın barı önündeki beton zemin üzerine çöküp oturdu.

Kaya’nın şaşkınlığına bir de küçük bir korku eklendi:

Bardan içeri girdi mi herkesin dikkatlerini üzerine çeken, tüm erkeklere ‘ben bu kadına ulaşabilir miyim’ dedirten bu kadının dizlerindeki gücü kıran neydi? Acaba insanın dizlerindeki gücü kıran kalp kırıklıkları mıydı? İyi de Ayten her zaman aşık olurdu!

“İyi de Aytenciğim, senin için aşk hiçbir zaman tek kişilik olmadı ki, şimdi Erdem seni terk etti diye bu kadar kendini harap etmeni anlayamıyorum. Daha önce de böyle şeyler yaşadın ki sen” dedi Kaya.

“Erdem beni terk etmedi” diyen Ayten’in sesi enkaz gibiydi.

“Nasıl yani?” diye sordu Kaya.

Dar sokak sessizleşmişti. Bara gelip çıkanların sesleri dışından bir şey duyulmuyordu. Ayten beton zemin üzerinde öylece oturuyordu. Barın duvarına yapıştırılmış bir afişte yazılan “Aşk kendimize de yarattığımız bir tanrıdır. İnandığımız kadar yaşarız. Taptığımız kadar acı çekeriz. Aşk bir nebze acı tanrısıdır” sözlerini birkaç kez okudu.

“Ondan büyük ustalar ‘Mutlu aşk” yoktur derler” dedi sessizce ve Kaya’ya dönerek devam etti: “Aslında çok aşk yaşamadım. Sadece bir aşk yaşadım. İlk aşkım. Hani ilk aşk unutulmaz derler ya işte onu. İlk aşkım olmak üzere birlikte olduğum tüm erkekler beni terk etti. Ben kendime bir Tanrı yaratmıştım. Ve her erkekte o Tanrı’yı bulmaya çalıştım. Olmadı Kaya. İlk kez ben bir erkeği terk ettim.” dedi

“Yani kendi yarattığın Tanrı’yı sen kendin terk ettin” dedi Kaya.

“Belki de” diyen Ayten, oturduğu yerden kalktı. Çantasını eline aldı, önce her zamanki gibi koluna taktı. Birkaç adım yürüdü. Döndü Kaya’ya baktı. Onu her zaman bardan çıkarken izleyen Kaya’nın bakışlarını ilk kez yakaladı. Kolundaki çantaya baktı ve çantasını aldı attı. Çantanın şiddetli yere değmesiyle çantanın içinden, makyaj malzemeleri, parfüm ve küçük bir ayna yokuştan aşağıya doğru hızla yuvarlandı:

“Kaya, öyle güzel bakıyorsun ki, insan bu bakışta ölmek ister. Sakın öyle bakma olur mu” dedi Ayten ve dönüp gitti.

Doğum günün kutlu olsun yazılı paketi sevinçle açan Aşkın:

“Teşekkür ederim anneciğim bu çok güzel bir hediye,” dedi.

“Beğenmene sevindim, bu albüm senin doğum günü tarihin. Çünkü sen benim biricik aşkım ve tarihimsin” dedi. Ayten, kızına verdiği albüme baktıktan sonra aile albümünü eline aldı.

Tek tek karelerde kendini aradı. Kendini her karede çantasız buldu:

“Çanta kullanmayalı tam on iki yıl, beş ay oldu. Biz kadınlar ne çok severiz çantayı. Neden çantaları çok severiz? Artık her kadın kolunda iki çanta neden taşıyor” diye düşünüyordu Ayten.

Fotoğraflara öyle dalmıştı ki kapı zili ile irkildi:

“Kızım koş baban geldi” dedi.

Ayten, kızının doğum günü için hazırladığı sofraya son kez göz geçirmek için salonla giderken koridorda Kaya ile karşılaştı:

“Aytenciğim, ben Kaya’yı da davet ettim” dedi Erdem.