Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın haftalık olağan görüşmesinde gündemdeki konular, olası gelişmeler ve yol haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu öğrenildi. Öcalan, cumhuriyetin kuruluş yıllarına dair tarihi tespitlerde bulunurken, Türkmenlere ilişkin de önemli değerlendirmeler yaptı. Demokrasi için toplumsal bir zeminin olduğunu ifade eden Öcalan, Kürtlerin bugüne kadar çok yol kat ettiğini ve zayıfladığı söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını kaydetti.
Öcalan söze, “Nabi Yağcı’nın iki yazısını okudum. Beni kısmen anlıyor. Eski Komünist Parti başkanıdır. Bugünlere nasıl gelindiğine şaşıyor, biz bu hale nasıl geldik diye soruyor” diyerek başladı.
Bu hafta da Mustafa Kemal’e ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öcalan şunları söyledi: “Mustafa Kemal’in demokratik yönleri bilinenden daha fazladır. Ordu bunu benden daha fazla biliyor. İki örnek vereyim. Mustafa Kemal, ‘egemenlik milletindir’ diyor. Yani egemenliği her türlü hanedanlıktan alıp halka veriyor. Burada halk içindeki hanedanlıklar da dâhildir. Aşiret, ağalık gibi halk içindeki her türlü hanedanlıklar da dâhil, bunları alıp egemenliği halka veriyor. Mustafa Kemal, Fransız jakobenlerden esinlenmiştir. Jakobenler, hâkimiyet kaynağı olarak ulusu esas alıyor.”
İTTİHATÇILAR KAZANDI, FAŞİST ZİHNİYET 60 YIL DEVAM ETTİ
“Mustafa Kemal’in demokratik bir yönü de Kürtlere geniş özerklik verilmesi gerektiğinden bahsediyor olmasıdır. Kürtlere bir karşıtlığı yoktur. İttihatçılarla mücadele içerisindedir. Mustafa Kemal ittihatçılar için “hepsini asarım” diyordu. İttihatçılar Mustafa Kemal’e suikast düzenlediler. Topal Osman olayı var, Mustafa Kemal’e yönelik girişimleri var. İttihatçılar cumhuriyeti faşist diktatörlükle yönetmek istiyorlardı. Ama ittihatçı zihniyet kazanmıştır. Mustafa Kemal boğuntuya gelmiştir. O dönemde Hitler gitti ama ideolojisi baki kaldı. Bu faşist ideoloji altmış yıl devam etti.”
MUSTAFA SUPHİ’Yİ KİM ÖLDÜRTTÜ, SAİD-İ NURSİ’Yİ KİM SÜRGÜN ETTİRDİ?
“Mustafa Kemal, Kürtlerle ittifak yaptı. İslamcılarla ve Komünistlerle uzlaştı. İttihatçı kadroların iktidarı ele geçirmesinden sonra 1925’ten itibaren Kürtler tasfiye edilmeye başlandı. 1924’te Kürtlere muhtariyet verilmesini söyleyen Mustafa Kemal, nasıl oldu da 1925’ten sonra Kürtleri tasfiye ediyor! Bunları iyi anlamak lazım. Mustafa Suphileri Mustafa Kemal mi öldürttü, ittihatçılar mı? Bu konuda aydınlanmaya ihtiyaç var. Said-i Nursi ve Mehmet Akif’in sürgünleri de biliniyor. Bunların Mustafa Kemal tarafından yapıldığı biliniyor! Ama öyle değil. Bunları Mustafa Kemal mi ittihatçılar mı yaptı? Ben bunları ittihatçıların yaptıklarına inanıyorum.”
“Mustafa Kemal’in demokratik yönünün esas alınması gerektiğini söylüyorum. Ordu, bunu anlamak zorundadır.”
Kerkük sorunu ve Türkmenlere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Öcalan, özellikle CHP ve MHP eksenli ‘Türkmen’ siyasetine ışık tuttu.
Öcalan şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye’de Musul-Kerkük nedeniyle 1925’ten itibaren İngilizler egemen oldular. 1944’ten itibaren de bu öncü rol Amerika’ya geçti, Amerika hâkim oldu, 1944’te 20 kişi Amerika’ya gönderildi. İsmet Paşa da iflas etti. Amerika öncülüğünde bugüne kadar geldi.”
MHP VE CHP’NİN “TÜRKMEN” GÖREVİ
“MHP, işleri karıştırmak istiyor. Devlet Bahçeli ile ilgili şu değerlendirme yapılabilir. Devlet, Devlet’e bir görev vermiş ve bunu iyi ezberlettirmiş. Bahçeli’nin görevi şu; Orta Toroslardaki Türkmenleri, Adana, Osmaniye’deki Türkmenleri kontrol altında tutmak, siyaseten pazarlamaktır. Devlet Bahçeli bunu yapıyor. Baykal da Batı Toroslar, Antalya, İzmir, Ege kıyılarındaki Türkmenleri kontrol altında tutuyor. Ben MHP için hepsi faşisttir demiyorum. MHP’de Mansur Yavaş gibileri de var. Bunlar biraz daha demokrat. MHP’nin bu durumu değişebilir mi, demokratikleşebilir mi? İstenirse demokratikleşebilir. Kürtlerle Türkmenlerin yakınlığı vardır. Bizim içimizde de Türkmen şehitlerimiz vardır. Hatta Urfa-Halfeti civarlarında bizim köylerle komşu Türkmen köyleri vardır. Türkmenlerle Kürtler iç içe yaşıyorlar.”
YOKSUL TÜRKMEN HALKIN TARİHİ İNCELENMELİ
“Türkmenler, en az Kürtler kadar demokratik bir geleneğe sahipler. Hep isyan etmişler. Türkmenler, Selçuklular döneminden beri hep isyan etmişler. Dört bin Türkmen Selçuk Bey’in zulmünden İran’a geçmişler. Oğuzlar da Selçuk Bey’in zulmünden kaçmışlar, Anadolu’ya geçmişler. Beylerin, hanedanların tarihini değil, halkın tarihi, yoksul Türkmen halkının tarihi incelenmeli.”
KÜRTLER ÇOK YOL KAT ETTİLER
Kürtlerin zayıfladığı yönündeki söylemlerin gerçekçi olmadığını ifade eden Öcalan, “Kürtlerin zayıfladığı söylemleri, propagandatif sözlerdir. Bir değeri yoktur. Kürtler çok yol kat ettiler, iyi eğitim aldılar. Bundan sonra Ortadoğu’da Kürtlerle ittifak yapılır, Kürtler dikkate alınır, Kürtler arkalanır. Ortadoğu’da beliren, gelişen Kürtlerdir. Kürtler siyasi olarak çok gelişmişlerdir” diye belirtti.
AKP YAPMAZSA ABD YAPAR
Türkiye’den son yaşanan gelişmelere dikkat çeken Öcalan Öcalan, “Amerika işin içindedir. AKP bu sorunu çözmezse ABD onun alternatifini hazırlar. Ondan sonra da Kürtleri destekler, İsrail de destekler. AKP Suriye, Suudi Arabistan ve İran’la ittifak yapmak istiyor. Bunu yaparsa ABD desteğini çeker, biterler bunlar” ifadelerini kullandı.
DEMİREL DERİN DEVLETİN SİYASİ TEMSİLCİSİDİR
Öcalan, derin devlet yapılanmasına da değinerek, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in derin devletin siyasi temsilcisi olduğunu kaydetti. Öcalan şöyle dedi: “İtalya için Cossiga neyse, Türkiye için de Demirel odur. Demirel’e o görev verilmiştir. Türkiye derin devletinin siyasi temsilcisidir. Demirel Türkiye’nin Cossiga’sıdır. 70’lerden beri bu görevi yürütmektedir. Halen de etkili olmaya çalışıyor. ‘90’larda Doğan Güreş, Çiller için ‘şak talimat verir tak yaparız’ diyordu. Bu onun lafıdır. Çiller bize karşı çok çalıştı. İngiltere’den yeşil ışık almışlardı.”
DEMOKRATİKLEŞME İÇİN TOPLUMSAL ZEMİN VAR
Öcalan şöyle devam etti: “Özal, cesaretliydi. Kişisel cesareti vardı. Sorunu anlıyordu, biliyordu. Ama Ergenekon Özal’ı bertaraf etti. O dönem Amerika’nın Ergenekon’a desteği vardı fakat Amerika 2007’de desteğini o kesimden çekti. Erdoğan ve Gül, Ergenekon mazeretine dayanamazlar.
Türkiye’de demokratik siyaset kanalları için zemin var. Fransız Devrimi Avrupa’daki demokratikleşme için nasıl rol oynadıysa, Rus Devrimi de tarihte nasıl bir etki yarattıysa bugün de Türkiye’de öyle bir toplumsal zemin var. Türkiye büyüyecek. Türkiye’nin öneminden bahsedilmesinin nedeni de budur. Şu an Türkiye’de laik kesim direniyor, bırakmak istemiyor. İslami kesim de tıkanmış, bir tıkanma yaşıyor. Her iki kesim de tıkanmış. Biz bu tıkanmadan demokrasiyi çıkarmak istiyoruz. Erdoğan’ın büyük halk desteği var. Türkiye’deki ekonomik bir kesim arkasında, Erdoğan bu kesimi temsil ediyor. TOBB da onu destekliyor, TÜSİAD’ın önemli bir kesimi laikçileri, bir kesimi de Erdoğan’ı destekliyor. Biz bu nedenle demokrasinin kazanmasını istiyoruz.”
RADİKAL DEMOKRATLAR VE DEMOKRATİK SOL TOPLAMALI
“Deniliyor ki Erdoğan laik hegemonyanın yerine İslami hegemonya kuracak. Biz böyle bir hegemonyayı kabul edemeyiz. Bizim istediğimiz demokrasinin kabulüdür. Ancak Türkiye böyle rahatlar. Her kesimin de buna, demokrasiye ihtiyacı var. En az Kürtler kadar Türkmenlerin de Türkiye halkının da demokratikleşmeye ihtiyacı var. Türkiye’de muhafazakâr demokratları AKP’nin bir kesimi parlamentoda, parlamento dışında da Saadet ve diğer bazı kesimler temsil ediyor. Liberal demokrat kesim de örgütlenmiş. Bunları da Taraf çevresi ve diğer bazı kesimler temsil ediyor. TÜSİAD var, TOBB var. Radikal demokratlar var. Demokratik sol var. Çatı Partisi çalışmaları yüzeysel, sıradan çalışmalar olarak görülmemelidir. Her gün çalışılmalı, ciddiyetle yaklaşılmalı.”
“Radikal demokratlar ve demokratik solun toplantılar yapmaları lazım, birlikte hareket etmeleri, birleşmeleri gerekir. Bu üç kesimi ben Demokratik Anayasacılar Bloğu olarak nitelendiriyorum. Bu üç kesim birlikte hareket ederlerse Türkiye’yi demokratikleştirebilirler. Demokratik Toplum Kongresi de sivil anayasa çalışmalarını yapmalıdır. Nasıl bir anayasa istediğini kararlaştırmalıdır.”
BÖLGEDE BİR FUTBOL TAKIMINI BİLE İDARE EDEMİYORLAR
AKP’nin ekonomik gücü olduğunu ve kendi fikirlerinden yararlandığını ifade eden Öcalan şunları söyledi: “AKP’nin ekonomik gücü var, siyasal gücü var ama yine de üç yüz tane akademisi var. AKP, benim fikirlerimden yararlanıyor ama bizimkiler yararlanmıyor.
Bölgede bir tane futbol takımını bile idare edemiyorlar. Kadınlardan oluşan bir folklor ekibi var mı, tiyatro grubu var mı? Bunlar demokratik faaliyetlerdir. Kürtlerin sporu, folkloru, tiyatrosu olacaktır elbette. Bu başarılabiliyor mu? Siyaset ciddiyet gerektirir.”
Kadın sorununa da değinen Öcalan, “Kadın toplumda bir nesne konumundadır. Toplumda böyle algılanıyor. Kadınlar daha çok çalışmalılar. Ben onları desteklemeye devam edeceğim. Kadınlar için yeni bir yaşam imkânı sunmaya çalışıyorum” diye belirtti.
MÜZAKERELER MUTLAKA BAŞLAMALI
Öcalan çok beklenen haritasına ilişkin de açıklamalarda bulundu: “Açıklayacağım yol haritasından sonra demokratik açılımlar, adımlar gelişmek zorundadır. Bazıları buna demokratik müzakere diyorlar, doğrudur. Müzakereler mutlaka başlamalıdır. Kürtlerle müzakereden korkulmamalıdır, biz Cumhuriyetin değerlerine karşı değiliz ki. Cumhuriyetin bütünlüğünden demokratik çözümden yanayız. AKP demokratik çözümü geliştirmezse ABD soruna müdahil olur ve AKP o zaman biter. Cumhurbaşkanı Gül, “ya çözülecek ya çözülecek” diyor. Çiller de ‘ya bitecek ya bitecek’ diyordu. Çiller bunu imha için söylüyordu. Cumhurbaşkanı Gül’ün öyle değil.”
UMUTLUYUM MÜZAKERELER GELİŞEBİLİR
Müzakerelerin gelişmesi konusunda umutlu olduğunu dile getiren Öcalan, çözüm gelişmezse çekileceğini belirtti. Öcalan, “Ben umutluyum müzakereler gelişebilir, kesin gelişir demiyorum ama gelişme ihtimali var. Başbakan da Cumhurbaşkanı da çözümün önünü açmalıdır. Eğer müzakereler başlarsa örgütün de beni dinleyeceğini düşünüyorum. Çözüm gelişmezse o zaman ben çekilirim, kendi kararlarını kendileri verirler” ifadelerini kullandı.
KÜRTLER TOPLUMSAL LOZAN’A İYİ HAZIRLANMALI
Gelişecek çözümü ‘Toplumsal Lozan” diye adlandıran Öcalan, şunları kaydetti: “Ben gelişecek çözüm için toplumsal Lozan diyorum. 1920’lerdeki Lozan, ulusal Lozan’dır. Bu Lozan’la, Cumhuriyet kuruldu. Bu cumhuriyet bugüne kadar demokratikleştirilmedi, şimdi demokratikleştirilmeye ihtiyacı var. Bu nedenle toplumsal Lozan diyorum. Bu toplumsal Lozan’la toplumun tüm kesimleri demokratikleştirilecek. Bugün bunun zemini de vardır.
Kürtler Toplumsal Lozan’a iyi hazırlanmalıdır. Bu Toplumsal Lozan’la, Kürtler demokratikleşmenin öncülüğünü yapacak. Kürtler, toplu halde, toplum olarak bir savaşa hazırlanır gibi Toplumsal Lozan’a hazırlanmalıdır. İşte bunun için Demokratik Toplum Kongresi her gün sürekli çalışmalıdır. Kürt Konferansı da bir an önce yapılmalıdır. Beş ilke, dört pratik önerim Konferans’ta tartışılmalıdır.”
KÜRTLER ULUSAL KONGRE’Yİ OLUŞTURMALI
Öcalan sözlerini şöyle sürdürdü: “Amerika, 2007’de bazı kesimlerden desteğini çekti. Bu kesimin içinde Talabani ve Barzani de vardı. Amerika bazı konularda desteğini çekince bunlar da şaşkınlık içindeler. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Güçlerinin azalacağından korkuyorlar. Kürtler kendi ulusal birliklerini mutlaka kurmalıdır. Kürtlerin kendi Ulusal Halk Kongresi oluşturulmalıdır. Güney’dekilerle beraber tüm Kürtler Ulusal Kongre’yi oluşturmalıdırlar. Bir de Güney’dekilerle beraber ulusal bir savunma birliği oluşturulabilir, oluşturulmalıdır. KCK benzeri bir yapılanma tüm Kürtler için kurulabilir, kurulmalıdır. Bu üç konuda Ulusal Kongre, Savunma ve KCK konusunda Kürtler ortak örgütlenmelerini gerçekleştirmelidir. Ortak stratejik planlamalar, hedefler oluşturmalıdırlar. Kürtler Ortadoğu’da geleceğini ancak böyle kurabilir, böyle garantiye alabilir. Güneylilerin güvencesi de budur.”
DİYARBAKIR’DA SÜRYANİ VE ERMENİ MAHALLESİ OLABİLİR
“Azınlıkların Kürdistan’da talepleri olmuş” diyen Öcalan Ermeni ve Yahudilerin örgütlülükleri olabileceğini, Diyarbakır’da Süryani ve Ermeni mahallesinin kurulabileceğini söyledi. Öcalan şöyle dedi: “Ermeni ve Yahudilerin örgütlülükleri olabilir, olmalıdır da. Diyarbakır’da bir Süryani ve Ermeni Mahallesi olabilir, olmalıdır da. Urfa’da da Yahudiler için bir mahalle olabilir. Ama öyle gizli kapitalist oyunlarla olmaz. Açık bir şekilde yer edinebilirler, bir mahalleleri olabilir.”
Öcalan son olarak gazetelerin kendisine sansürlenerek verildiğini belirtti. “Gazeteler ve mektuplar sansürlenerek veriliyor” diyen Öcalan “Kadınlara, gençlere, cezaevlerine, halkımıza selamlarımı iletiyorum” dedi.
ANF