Ceylan’ı vuran devlet firarda


Ceylan’ı vuran devlet firarda

“Ceylan’ım paramparça oldu. Neden çocuğum durduk yere öldürülüyor? Ben kime hesap soracağım?”
Bu feryatlar Diyarbakır’ın Lice ilçesinde önceki gün 14 yaşındaki kızını kaybeden anne Saliha Önkol’a ait. Küçük Ceylan, Lice’ye bağlı Şenlik köyü Hambaz mezrasında hayvanları otlatırken, karnına isabet eden patlayıcı nedeniyle hayatını kaybetti. Ceylan’ın ailesi, çevreden bir yerden mezraya doğru ağır silahla atış yapıldığını, kızlarını bu ateş sırasında meydana gelen patlamada kaybettiğini düşünüyor.29trfs13havandec_1

Kime ne zararı vardı
Ceylan’ın cesedi, olay yerinde saatlerce bekledikten sonra yetkililerin gelmemesi üzerine yakınları tarafından karakola götürüldü. Karakol kapısında bekleyen ve güçlükle ayakta duran anne Saliha Önkol’un ağıtları yürek yaktı: “Ceylan’ımın kime zararı vardı? Neden öldürüldü? Ben şimdi kızımın ölümüne neden olanı nasıl bulacağım? Kime hesap soracağım. Sadece hayvanları otlatıyordu. Başka bir suçu yoktu. Daha 14 yaşında ve onu paramparça olmuş bir şekilde gördüm. Ben buna nasıl dayanacağım? Kızımızın hesabını kim kimden soracak? Neden çocuğum durduk yere öldürüldü?”

Parçaları ağacın tepesindeydi
Ağabey Rıfat Önkol ise atılanın fosfor mermisi olduğunu ve bunun bilinçli bir şekilde yapıldığını ileri sürerek şunları söyledi: “Karın bölgesine isabet etmiş. Kız kardeşimin parçalarını ağaçların tepesinden topladık. Vücudundaki bazı parçaları kendi elimizle çıkardık. Ceset başında bekleyerek ağıt yaktık. Altı saat boyunca savcı ve doktorun gelmesini bekledik. Bazı milletvekillerini aradık. Sonunda savcı, can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle cesedin Abalı Karakolu’na getirilmesini istedi. Biz de başka köyden tabut bularak, ceset parçalarını battaniyeye sararak kendi imkânlarımızla Bingöl’e bağlı Abalı Karakolu’na götürdük. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Neden sahiplenen olmuyor?”

Geri döndüklerine pişmanlar
Patlamanın meydana geldiği Şenlik köyü ve bazı mezralar, 1993 yılında boşaltılmış, köylüler de çevre iller başta olmak üzere büyük şehirlere göç etmişlerdi. Olayda hayatını kaybeden Ceylan Önkol’un ailesi de göç eden ailelerden.

Altıncı sınıfa geçecekti
Patlamada hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ceylan Önkol bu yıl altıncı sınıfa geçecekti. Okulda gösterdiği başarıyla bilinen Ceylan, hayvancılıkla geçimini sürdüren ailesine de yardım ediyordu.

Yetkililer gelmedi, imam kaydetti
14 yaşındaki Ceylan Önkol’un hayatını kaybettiği patlama yerine hiçbir yetkili gelmemiş. Savcının can güvenliği nedeniyle olay yerine gelmediği öğrenilirken, otopsinin ise devlet hastanesinde çalışan bir temizlikçi ile Lice Adliyesi’nde görevli bir memur tarafından gerçekleştirildiği kaydedildi.
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi yetkilisi Serdar Çelebi, yaptıkları incelemelerde olay yerinde herhangi bir çukur görmediklerini, dolayısıyla patlamanın mayından kaynaklanmadığını söyledi. Tanıkların önce havadan süzülen bir uğultu sesinin geldiğini ardından ise patlamayı duyduklarını anlattığını aktaran Çelebi şöyle dedi: “Dolayısıyla havan topu veya başka bir silah olabilir. Olay olduktan sonra köylüler, adlî mercilere haber veriyor. Ancak kimse gitmiyor. Abalı Karakolu’ndan bir imama ve bir köylüye fotoğraf makinesi ve kamera verilerek olay yeri kayda aldırıldı. Daha sonra hastane ve adliyeden bir yetkili karakola gelerek adlî rapor hazırladı. Raporda, patlayıcı madde sonucu ölümün gerçekleştiği ve parçalanmış cesetten patlayıcı maddeler bulunması nedeniyle otopsiye gerek duyulmadığına karar verildi.”
Çelebi şöyle devam etti: “Bingöl-Diyarbakır sınırındaki Tapantepe Karakolu’ndan atıldığı ileri sürülüyor. Bu karakol hâkim bir noktada ve olay yerini görebiliyor. Gerek güvenlik görevlilerinin olay yerine gitmemesi, gerekse otopsinin yapılış şekli dolayısıyla faillerin bulunması konusunda etkin bir soruşturma yapılmadığı kaygısındayız.”
Ceylan Önkul’un ölümü ile ilgili olarak Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı “terör” kapsamında soruşturma yürütecek.
Bölgeye yakın Yayla köyü Eskiköy mezrasında 19 Temmuz 2008’de meydana gelen baskında dört kişi yaşamını yitirmişti. Olay hâlâ aydınlatılamadı.

Basından Seçmeler: Küçük kız


Basından Seçmeler: Küçük kız

Birkaç evlik ıssız bir köy.

Dağların yamacına kurulmuş.

Yukarılarda, köyü tepeden gören bir askerî birlik var.

Köy daha önce boşaltılmış sonradan köylülerin geri dönmesine izin verilmiş.

Hayatın ve ümidin uzağında yaşayan birkaç aile bulunuyor köyde.

Bu köyde, başka ülkelerin başka şehirlerinde yaşayan kendi yaşıtlarına göre çok büyük zorluklar içinde bir ömür süren Ceylan, küçük bir kız.

Bir keresinde götürüp fotoğrafını çektirmişler.

Herhalde ilk çekilen resimlerinde gözleri kapalı çıkmış ki biri onu uyarmış, “gözlerini açık tut” diye.

O da gözlerini kocaman açmış.

Resmi öyle çıkmış.

Ceylan, on dört yaşlarında.

Önceki gün hayvanlara yaprak toplamak için köyün biraz ilerisindeki koruluğa gitmiş.

Bir patlama sesi duyulmuş.

“Yukarıdan” gelen bir havan mermisi ya da roketle paramparça olmuş Ceylan.

Elleri ve dizleri kalmış geriye.

Bedeninin parçaları ağaçlara dağılmış.

Köyün muhtarı herkese haber vermiş.

Kimse gelmemiş, kimse ilgilenmemiş.

Sonra bizim gazeteyi aramış.

Olanları anlatmış.

Birileri gelip de bir soruşturma yapsın diye beklemiş köylüler.

Doktorun, savcının geleceğini sanıyorlarmış.

“Can güvenliği” nedeniyle gelemeyeceğini bildirmiş savcı.

Kendi yerine, eline bir kamera tutuşturduğu imamı göndermiş, imam kızın ve vurulduğu yerin resimlerini çekmiş.

Ceylan’dan geriye ne kaldıysa toplayıp bir battaniyeye koymuşlar, dokuz kilometre ötedeki bir başka askerî karakola götürmüşler.

Bir doktor, karakolun bahçesinde “otopsi” yapmış, kızın “bedeninde” şarapnel taneleri bulmuş.

Resmî bir rapor tutmuşlar, Ceylan’ı gömmüşler.

Bir daha kimse ilgilenmemiş.

Ne askeriyeden bir açıklama, ne bir soruşturma, ne bir özür.

“Başınız sağolsun” diye köye gelen biri bile çıkmamış.

Ölen bir köylü kızı.

İşi “büyütmeye” ne gerek var?

Oradaki insanların ölmesi kimin umurunda?

Bizim gazete yazmasa Ceylan’la kim ilgilenir?

Bizim gazete yazsa Ceylan’la kim ilgilenir, onu da bilmiyorum ya.

Küçük bir köylü kızını askerî birlikten atılan bir mermiyle vurup ortadan kayboluyor devlet.

Bunun hesabını kim soracak?

Bizim muhalefet partileri, “Kürt açılımı gerçekleşirse, demokrasi ve eşitlik gelirse Türkiye bölünür” diyorlar.

Kürt açılımı olmadığında Kürt çocuklarını, kuş avlar gibi rahatça vurup öldürürsün ve “Türkiye yekpare kalır” öyle mi?

Böyle mi sanıyorsunuz?

Ceylan vurulalı 48 saat oldu, kimseden ses çıkmadı.

Bu ülke çoktan bölünmüş.

Siyasetçileri, gazetecileri, televizyoncuları çoktan bölmüşler ülkeyi.

Ceylan, zengin bir şehrin, zengin bir semtinde yaşayan zengin bir Türk ailesinin kızı olsaydı ve “havan topu ya da roketle vurulsaydı” bu ülke bu kadar sessiz mi kalırdı?

Vicdan dediğiniz o tuhaf şey böyle durumlarda ortaya çıkıyor işte.

Vicdanın varsa, öldürülenin kim olduğuna, ne olduğuna bakmıyorsun.

O vicdan, o ölüm karşısında sızlıyor ve sen ayağa kalkıyorsun.

Siz, siyasi kararlar ülkeyi bölecek diye korkmayın, ülke “vicdanından” bölünüyor önce.

“Vatanım, vatanım” diye bağıran o Baykallar, o Bahçeliler, küçük bir kızın ölümü karşısında “benim insanım,” diye bağırmadığında bu ülke bölünür.

Başbakan, ıssız bir köydeki küçük kızın hesabını sormadığında bu ülke bölünür.

Medya, bu kızın ölümünün peşine düşmediğinde bu ülke bölünür.

Bu ülkeyi böyle bölüyorlar.

Benim umurumda bile değil ülke bölünür mü bölünmez mi…

Bu ülkenin vicdanı var mı yok mu, benim umurumda olan bu.

Ceylan’ı öldürüp böyle sustuktan sonra ülke “bütün” kalsa ne olur, bölünse ne olur?

Küçük bir kızın bu kadar rahatlıkla öldürüldüğü bir ülkenin “bütünlüğünden” ne yarar çıkar?

Issız bir köyde yaprak toplayan küçük bir kızı vurup öldürdüler.

Herkes sustu.

Ceylan’ın ölümü, eğer içinizde bir yere değmiyor ve sizin canınızı acıtmıyorsa, sizin vicdanınız Ceylan’dan çok önce ölmüş demektir.

“Birlik, bütünlük ve vicdansızlık” içinde yaşarız.

Belki de “bütünlük” dedikleri bu ortak vicdansızlıktır.

TARAF

‘Kürt tarafımla gururluyum’


Hülya avsar‘Kürt tarafımla gururluyum’
30 Eylül 2009 Çarşamba 13:57Kürt açılımı nedeniyle hakkında dava açılan Avşar Adliye’de ifade verdi ve ekledi: “Türk tarafmla şaşkınım”Bir gazeteye verdiği röportajda Kürt sorunu ve demokratik açılımla ilgili söylediği sözler nedeniyle hakkında dava açılan sanatçı Hülya Avşar adliyeye geldi. Avşar, adliyeye girerken gazetecilere “Kürt tarafımla gururluyum, Türk tarafımla şaşkınım” dedi.

Sanatçı Hülya Avşar, “Açılım” konularındaki değerlendirmeleri nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle hakkında açılan soruşturma üzerine, saat 13.30 sıralarında Bakırköy Adliyesi’ne gitti.

Avşar, girişte gazetecilerin soruları üzerine, “Söylediklerimin arkasındayım. Bir tarafım Türk, bir tarafım Kürt. Türk tarafımla şaşkınlık içindeyim, Kürt tarafımla gurur duyuyorum. Herhangi bir savunma hazırlamadım. Savcı beyin sorularını cevaplayacağım. Olaydan sonra birçok bakan milletvekili beni arayarak destek olduklarını söylediler. Böyle durumları daha önce gördüğüm için alışkınım” dedi

KÜRD ÇOCUKLARI HEDEF TAHTASI MI?


KÜRD ÇOCUKLARI HEDEF TAHTASI MI?hj

Lice’nin Şenlik Koyü, Aşağı Hambak Mecrasi’nda hatvan otlatan 13 yaşındaki Kürt kızı Ceylan Önkol (olu cocuklar isimleriyle bakidir, cunku artik onlara verebilecegimiz fazladan bir zarar yoktur) askerlerin açtiği ateşle paramparça edilip öldürüldü.
Tapan Tepe Taburu’ndan ısıya duyarlı havan topuyla çocuğun batın bölgesine açilan ateş, 13 yaşındaki Ceylan’ı parça parça etti.
Son yirmi senedir kolluk kuvvetlerinin (polis-asker-korucu) açtığı ateş sonucu, dogu ve güneydoğu bölgelerinde katledilen çocuk sayısı 356 ya ulaştı. (polis-asker-korucu)
Bir buçuk ay önce de Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Andaçc köyünde 16 yaşındaki Caziye Ölmez adlı çocuk, kafasına sıkılan kurşunla can vermişti.. Tesadüfe bakin ki 16 yaşındaki Caziye’nin soyismi Sirnak’ın Beytüşşebap ilçesinde katledilen iki DTP’liden Necman Ölmez’le aynıydı. Henüz “meçhul”lüğü (!?) muhafaza edilen Caziye’nin katillerinin meçhullüğünde de agir bir kontrgerilla perdesi iddiasi var. Bu arada belirtelim bu coğrafyanin son döneminin en büyük katliam teşkilatı JİTEM’im ismi atık JÖH (Jandarma Özel Harekat)
 
Caziye’den dört gün önce de başka bir kürd çoban çocuk Hakan Uluç, Siirt’in Baykan ilçesi Çevrimtepe köyune bağlı Oynaklı mezrasinda katledildi. DTP Siirt Il Baskani Sıdık Taş’in halaoğlu 10 yaşındaki Hakan Uluç, koyunları otlatırken “kimliği belirsiz kişi ya da kişiler”in (!?) kafasına ve karnına sıktığı üç kurşunla can verdi. 10 yaşındaki Hakan’ı katleden “kimligi belirsiz kisi ya da kisiler”in korucu olduguna dair ciddi iddialar var. koi
Bu sene içinde önce, Çocuk Bayramı’nda (!?) tıÜüesadufen filme çekildiği için bir süre medyada meta degeri kazanan “polisin dipcikledigi cocuk” S.T. ‘nin uğradığı vahsetin vuku bulduğu operasyonda yine 14 yasindaki bir başka çocuk, polisin kovalamasindan kaçarken dereye düştü ve atılan gaz bombalarının da etkisiyle cikamayip orada can vermişti. Ismi Abdulsamet Erip’ti. Abdulsamet’ten iki gün sonra, bu kez Van’ın Kurubaş köyünde polis panzeri, önüne geçip zafer işareti yapan 8 yaşındaki Maziye Aslan’ı ezerek öldürdü.
Kürd çocukları çocuk degil, nişan tahtası mı?
Kolluk öldürüyor. Yargıtay katillerini “bölge koşullarından (!?) beraat ettiriyor.
Bir bolumu en naifinden sivil itaatsizlik eylemi yapmış TMK Mağduru Çocuklar 75 senelere varan cezalar aliyor. Sayilari 3 bini aştı, sozümona açılıma koşut TSK’nin hudut içi ve dahi hudut ötesi operasyonuna parelel sayıları çığ gibi çoğalıyor.
TBMM Ekim’de açılıyor. Bakalım gerekli kanuni düzenlemeyi yapip çocuk mağduriyetini hakikatten en azından kanuni bazda bitirecek mi? Yoksa TMK’nin sadece iki madddesini degistirip hakiki bir çözüm getirmeden göz mü boyayacak?nj
Herkesin cocuklar için yapabileceği bir şey vardır.
Nerede ne kadar kaldi bilmiyorum ama, yine de Amed’den sevgiler,
Mehmet Atak
ps. Lutfen bu emaili reply etmeyin. Soru, cevap, teklif, tavsiye ve elestirilerinizi
cocukhaklari2@gmail.com ‘a gonderin.
 
POLIS ve ASKERLERIN OLDURDUGU COCUKLAR:kürt cocuklari

1989 (Toplam: 2 çocuk)

19 Temmuz: Mahmut Yaşar (10), Şırnak

20 Eylül: Fahrettin Ertaş (10), Şırnak

1990 (Toplam: 21 çocuk)

20 Mart: Abidin Tuncer (10), Cizre

1 Nisan: Berivan Kara (1), Uludere

1 Nisan: Behecan Kara (9), Uludere

31 Mayıs: Canan Özen (8), Derik

10 Haziran: Rahime Kayran (10), Basa

10 Haziran: Meryem Kayran (10), Basa

10 Haziran: Taibet Öner (3), Basa

10 Haziran: Vasfiye Öner (10), Basa

10 Haziran: Sait Kahraman (4). Basa

10 Haziran: Hayrettin Öner (5), Basa

10 Haziran: Fatma Kayran (15), Basa

10 Haziran: Mehmet Kayran (5), Basa

10 Haziran: Hüseyin Kayran (3), Basa

10 Haziran: Haniye Özdemir (10,) Basa

10 Haziran: Takviye Öner (15), Basa

10 Haziran: Ömer Bestaş (16), Basa

14 Haziran: Cevdet Güler (14), Hakkâri

14 Haziran: Fehime Güler (9), Hakkâri

6 Ağustos: Faruk Aktuğ (13), Silopi

30 Ekim: Ş. Pınar (11)

12 Aralık: Hadi Dalan (11), Lice

1991 (Toplam: 12 çocuk)

28 Şubat: Salih Talayhan (17), Şırnak

4 Mayıs: Murat Ardıç (13), Bingöl

8 Haziran: Emine Latifeci (11), Hazro

25 Haziran: Rinde Latifeci (13), Hazro

10 Temmuz: Behzat Özkan (14), Diyarbakır

3 Ağustos: Hediye Dilçe (18), Cizre

12 Ağustos: Ferzan Ceylan (12), Dargeçit

12 Ağustos: Abdullah Ceylan (12), Dargeçit

6 Eylül: Ömür Eriş (11), Kurtalan

20 Ekim: Nezahat Kızıl (6), Siirt

20 Kasım: İsmet Mirzaoğlu (15), Ahlât

24 Aralık: Veysi Aktaş (13), Lice

1992 (Toplam: 115 çocuk öldürüldü)

6 Ocak: Emine Turan, Nusaybin

14 Şubat: Seyfettin Kapkaçin (18), Mardin

14 Şubat: Abdülselam Özbey (15), Mardin

15 Mart: Mehmet Evren (12), Cizre

18 Mart: Vesile Say (9), Dargeçit

18 Mart: Bedia Say (15), Dargeçit

18 Mart: Yasin Say (17), Dargeçit

18 Mart: Sami Say (10), Dargeçit

19 Mart: Hıdır Acet, Nusaybin

21 Mart: Muhrise Altay (18), Cizre

21 Mart: Hüseyin Altan (14), Cizre

21 Mart: İsmet Arvas (16), Van

21 Mart: Çetin Bayram (16), Van

21 Mart: Davut Soyvural (15), Gercüş

21 Mart: Mehmet Emin Acar (10), Şırnak

21 Mart: Nebat Kakuç (17), Şırnak

21 Mart: Bülent Zeyrek (16), Şırnak

21 Mart: Emin Tetik (15), Şırnak

21 Mart: Mehdi Günen (9), Şırnak

21 Mart: Halil Bebek (2), Nusaybin

21 Mart: Ahmet Kaya (1), Nusaybin

21 Mart: Fatma Kaçmaz (4), Yüksekova

22 Mart: Hatice Acar (5), Şırnak

22 Mart: Kadriye Kakın (17), Şırnak

22 Mart: Mehmet Nezir (13), Şırnak

24 Mart: Medeni Aydın (18), Batman

24 Mart: Bahri Çınar (12), Ömerli

25 Mart: Nihat Celasun (14), Cizre

25 Mart: Fatma Kaçmaz (14), Yüksekova

25 Mart: Medeni Tunç (14), Siirt

25 Mart: Medine Sevgi (18), Siirt

27 Mart: Süleyman Ayal (14), Urfa

29 Mart: Bişeng Anık (16), Şırnak

29 Mart: Mehmet Ekinci (7), Mazıdağı

29 Mart: Şeyhmus Aktürk (16), Dargeçit

11 Nisan: Yasin Çetin (16), Mevzitepe

11 Nisan: Hasan Ayar (11), Mevzitepe

17 Nisan: Cazım Kortak (17), Savur

17 Nisan: Mustafa Ok (18), Savur

18 Nisan: Metin Kıratlı (10), Yüksekova

21 Nisan: Yusuf Bodur (1), Midyat

21 Nisan: Abdurrahman Yeşilmen (12), Midyat

21 Nisan: Hamza Bulut (8), Midyat

22 Nisan: Ayşe Balım (18), Silopi

4 Mayıs: Bişar Bilen (10), Uludere

4 Mayıs: Hanım Tunç (12), Uludere

9 Mayıs: Sıraç Nergis (17), Nusaybin

9 Mayıs: Selim Ata (17), Nusaybin

9 Mayıs: Sait Sağlam (17), Nusaybin

3 Haziran: Mehmet Naif Çevik (9), Nusaybin

10 Haziran: Kemal Şili (18), Tatvan

10 Haziran: Mahmut Güreş (12), Tatvan

12 Haziran: Emir Eyvani (7), Muş

22 Haziran: Gülbahar Tunç (8), Gercüş

22 Haziran: Behçet Tunç (17), Gercüş

22 Haziran: Abdurrahman Gök (14), Gercüş

22 Haziran: Şükrü Gök (10), Gercüş

22 Haziran: Sultan Gök (12), Gercüş

22 Haziran: Emrullah Gök (4), Gercüş

22 Haziran: Haşim Gök (3), Gercüş

22 Haziran: Yeni doğmuş bir bebek, Gercüş

26 Haziran: Medine Kartal (18), İdil

27 Haziran: Yılmaz Tatar (12), Şırnak

Haziran: Abdülcelil Toy (14), Siirt

Haziran: Sadık Turlu (15), Siirt

11 Temmuz: Gülistan Evin (6), Şemdinli

11 Temmuz: Rehan Evin (8), Şemdinli

22 Temmuz: Abdurrahman Akbalık (17), Nusaybin

25 Temmuz: Kadir Balık (13), Dicle

28 Temmuz: Nurcan Özatak (2), Hakkâri

Temmuz: Zuhal Avcı (9), Kulp

Temmuz: Çiğdem Esmer (10), Kulp

6 Ağustos: Hüseyin Bayılmaz (10), Nusaybin

10 Ağustos: Mehmet Erbek (12), Mardin

22 Ağustos: Zeliha Nasanlı (10), Siverek

23 Ağustos: Murat Dağkeser (10), Siverek

23 Ağustos: Orhan Dağkeser (4), Siverek

23–24 Ağustos: İbrahim Artunç (7), Şırnak

23–24 Ağustos: Remziye Artunç (10), Şırnak

23–24 Ağustos: Güler Sökmen (3), Şırnak

23–24 Ağustos: Veysi Sökmen (6), Şırnak

23–24 Ağustos: Sema Sökmen (9), Şırnak

23–24 Ağustos: Gülüm Güngen (6), Şırnak

23–24 Ağustos: Medine Güngen (14),Şırnak

5 Eylül: Fuat Keskin (14), Doğubeyazıt

7 Eylül: Mesut Dündar (15), Cizre

10 Eylül: Cumali Çetrez (9), Hamur

10 Eylül: Şefika Çetrez (7), Hamur

18 Eylül: Ahmet Alan (10), Solhan

1 Ekim: Hüseyin Esrai (16), Kars

3 Ekim: Aziz Bal (17), Dargeçit

20 Ekim: Sinan Demirtaş (18), Nusaybin

24 Ekim: Zeyni Dağ (17), Nusaybin

1 Kasım: Devrim Eleftoz (1), Silvan

5 Kasım: Şurzan Demirkapı (16), Kovancılar

6 Kasım: Milet Samur (14), Şemdinli

6 Kasım: İkmal Samur (18), Şemdinli

6 Kasım: Gülsüme Samur (4), Şemdinli

6 Kasım: Reber Samur (1), Şemdinli

7 Kasım: Şivan Çığırga (3), Cizre

7 Kasım: Nadire Çığırga (10), Cizre

7 Kasım: Sinem Çığırga (13), Cizre

7 Kasım: Fatma Çığırga (9), Cizre

7 Kasım: Bahar Çığırga (7), Cizre

22 Kasım: Coşkun Benzer (12), Kilis

22 Kasım: Fırat Geçmez (18), Silvan

3 Aralık: Mehmet İşler (18), Midyat

6 Aralık: Melek Bora (10), Dargeçit

16 Aralık: Garibe Karasakal (18), Nusaybin

17 Aralık: Veysi Başar (8), Diyarbakır

17 Aralık: Fatma Can (17), Diyarbakır

24 Aralık: Nafi Kalemli (14), Viranşehir

Aralık: Hüseyin Ensari (16), Kars

Aralık: Mehmet Yusufi (15), Başkale

Aralık: Kasım Oval (14), Yüksekova

1993 (Toplam: 66 çocuk)

11 Ocak: Gülistan İşiyok (12), Kulp

12 Ocak: Nezir Ergün (8), Cizre

12 Ocak: Hacer Ergün (6), Cizre

12 Ocak: Hıdır Ergün (17), Cizre

31 Ocak: Naze Ekici (12), Şırnak

31 Ocak: Şemsi Ekici (4), Şırnak

31 Ocak: Hamza Ekici (6), Şırnak

17 Şubat: Esra Saçaklı (8), Silvan

20 Şubat: Abide Ekin (3), Basa

7 Mayıs: Gürgiz Bayındır (5), İdil

23 Mayıs: Naim Aslan, Yüksekova

25 Mayıs: Semra Bayram, Silvan

18 Haziran: İrfan Fidan (17), Savur

7 Temmuz: Mahmut Aydemir, Silopi

7 Temmuz: Fadile Aydemir (6), Silopi

7 Temmuz: Ayşe Yıldız, Silopi

11 Temmuz: Dinçer Levent (16), Hamur

11 Temmuz: Feride Levent (15), Hamur

13 Temmuz: Canan Çiftçi, Diyadin

13 Temmuz: Dilşah Çiftçi, Diyadin

13 Temmuz: Ender Çiftçi, Diyadin

13 Temmuz: Ruken Çiftçi (6), Diyadin

20 Temmuz: Azad Sabırlı (7), Bahçesaray

20 Temmuz: Yunus Sabırlı (2), Bahçesaray

20 Temmuz: Bahar Turan (3), Bahçesaray

20 Temmuz: Sevil Ağaç (7), Bahçesaray

20 Temmuz: Suzan Turan (10), Bahçesaray

20 Temmuz: Yıldız Güzel (13), Bahçesaray

20 Temmuz: Nezahat Elmalı (12), Bahçesaray

20 Temmuz: Eylem Elmalı (4), Bahçesaray

20 Temmuz: Azime Elmalı (14), Bahçesaray

20 Temmuz: Muhammet Yaşar (8), Bahçesaray

20 Temmuz: Hanım Yaşar (4), Bahçesaray

20 Temmuz: Hürriyet Sevgili (12), Bahçesaray

24 Temmuz: C. M. (12), Silvan

30 Temmuz: Elif Rani (7), Pazarcık

30 Temmuz: Gözde Rani (4), Pazarcık

14 Ağustos: Zeynep Çağdavul (18), Digor

14 Ağustos: Selvi Çağdavul (16), Digor

14 Ağustos: Gülistan Çağdavul (18), Digor

14 Ağustos: Yeter Keremciler (14), Digor

14 Ağustos: Zarife Boylu (16), Digor

14 Ağustos: Necla Geçener (14), Digor

Ağustos: Seyhan Doğan (12), Dargeçit

Ağustos: Abdurrahman Coşkun (18), Dargeçit

Ağustos: M. Emin Aslan (18), Dargeçit

11 Eylül: Seyithan Balçık, Cizre

11 Eylül: Mesut Balçık, Cizre

13 Eylül: Yusuf Bozkurt (14), Şırnak

13 Eylül: Halit Akıl (12), Şırnak

21 Eylül: Ahmet Arcagök (11), Diyarbakır

28 Eylül: İdris Ülüş (12), Yüksekova

30 Eylül: Sercan Ülüş (7), Yüksekova

2 Ekim: Şakir Öğüt (7) Altınova/Muş

2 Ekim: Cihan Öğüt (4) Altınova/Muş

2 Ekim: M. Şirin Öğüt (1) Altınova/Muş

2 Ekim: Aycan Öğüt (6) Altınova/Muş

2 Ekim: Çınar Öğüt (3) Altınova/Muş

9 Ekim: Zana Zoğurlu (16), Lice

9 Ekim: Lokman Zoğurlu (17), Lice

10 Ekim: Yalçın Yaşa (13) Diyarbakır

22 Ekim: Dilbirin Canpolat (3,5), Lice

22 Ekim: Suna Canpolat (2), Lice

22 Ekim: Hüseyin Canpolat (15),Lice

17 Aralık: Halil Leco (13), Ovacık

Aralık: Mahmut Erol (15), Dargeçit

1994 (Toplam: 84 çocuk)

3 Ocak: B. A. (12), Hani

5 Ocak: Keko Gül (12), Adana

6 Ocak: Ali Katmış (1), Cizre

7 Ocak: A. Halim Rüzgâr (12), Batman

10 Ocak: Muhammet Bilgiç (5), Cizre

10 Ocak: Ahmet Bilgiç (6), Cizre

14 Ocak: Azad Önen (16), Diyarbakır

18 Ocak: Süleyman Gün (15), Diyarbakır

25 Ocak: Ahmet Efe (8), Diyarbakır

13 Şubat: İbrahim Şeflik (5), Silopi

16 Şubat: Hakan Yalçın (14), Diyarbakır

23 Şubat: Bilavşan Asper (17), Tatvan

26 Şubat: Sevgi Asma (7), Kurtalan

26 Şubat: Sohbet Öngün (3), Sason

26 Şubat: Hanifi Yıldız (13), Sason

26 Şubat: Hüseyin Tekin (16), Sason

1 Mart: R. A. (3), Kızıltepe

19 Mart: Ferman Cingöz (16), Lice

27 Mart: Mirza Yıldırım (3), Şırnak

27 Mart: Mehmet Yıldırım (15), Şırnak

27 Mart: Abdülkerim Yıldırım (2), Şırnak

27 Mart: İrfan Yıldırım (5), Şırnak

27 Mart: Xunaf Yıldırım (3), Şırnak

27 Mart: Çiçek Benzer (2), Şırnak

27 Mart: Ali Benzer (7), Şırnak

27 Mart: Ayşe Benzer (1), Şırnak

27 Mart: Ömer Benzer (12), Şırnak

27 Mart: Abdurrahman Benzer (4), Şırnak

10 Nisan: İlhami Menteş (12), Lice

10 Nisan: Raif Menteş (13), Lice

27 Nisan: Keziban Kalkan (15), Genç

28 Mayıs: Tuncer Güler (11), Ağrı

30 Mayıs: Şerif Ekin (13), Basa

2 Haziran: Ahmet Kaya (13), Yüksekova

2 Haziran: Hasan Demir (14), Yüksekova

5 Haziran: Didar Elmas (7), Ovacık

8 Haziran: Barzan…. (2), Silvan

25 Haziran: Hüsnü Turan (10), Nusaybin

25 Haziran: Eylem Tur (13), Nusaybin

25 Haziran: Süleyman Erik (9), Nusaybin

25 Haziran: Emrullah Zeybek (10), Bitlis

25 Haziran: Hikmet Argün (13), Bitlis

27 Haziran: Xanime Sincar (17), Ömerli

28 Haziran: Hayri Yüksel (15), Ömerli

4 Temmuz: Atilla Kılıç (14), Kozluk

8 Temmuz: Nurullah Solhan (16), Kızıltepe

8 Temmuz: Emrullah Solhan (14), Kızıltepe

8 Temmuz: Selma Solhan (7), Kızıltepe

11 Temmuz: A. Menaf Tunç (14), Siirt

16 Temmuz: Kenan Dartan (12), Kozluk

31 Temmuz: Gültekin Acet (10), Bismil

5 Ağustos: Abdullah Kamçı (16), Yüksekova

8 Ağustos: Sedat Barış (18), Batman

12 Ağustos: Netice Coşkun (14), Kulp

12 Ağustos: Mümine Zümrüt (18), Kulp

15 Ağustos: Çelebi Özgüç (15), Savur

15 Ağustos: İshak Özgüç (13), Savur

22 Ağustos: Savaş Ateş (11), Dicle

22 Ağustos: Halit Güneş (13), Dicle

22 Ağustos: Bayram Güneş (13), Dicle

22 Ağustos: Vedat Balta (12), Dicle

22 Ağustos: İbrahim Balta (13), Dicle

22 Ağustos: İsa Can (15), Dicle

1 Eylül: Nurettin Doruk (18), Diyarbakır

13 Eylül: Sadettin Doğan (10), Lice

15 Eylül: Sedat Öner (7), Eruh

15 Eylül: Mehmet Sercan (9), Eruh

15 Eylül: Cemşit Adıgüzel (13), Eruh

20 Eylül: Şükran Yıldız (11), Çukurca

25 Eylül: Dilek Serin (3), Dersim

25 Eylül: Yeter Işık (16), Dersim

25 Eylül: Elif Işık (18), Dersim

25 Eylül: Recep Tartar (8), Genç

25 Eylül: Kürdiye Savaş (8), Genç

25 Eylül: Emrah Tartar (8), Genç

25 Eylül: Faruk Savaş (11), Genç

2 Ekim: Filiz Kayış, Ceylanpınar

3 Ekim: İlyas Yiğit (6), Çat

3 Ekim: Adil Boztaş (10), Kağızman

9 Ekim: Nurşan Bulut (13), Palu

10 Ekim: Mehmet Üste (12), Pazarcık

31 Ekim: Hamdi Dündar (18), Yüksekova

31 Ekim: Fikri Yılmaz (15), Yüksekova

18 Kasım: Cüneyt Tarhan (11), Tatvan

1 Aralık: Yunus Turgut (13), Silopi

Aralık: Hasip Kaya (9), Doğubayazıt

Aralık: Yılmaz Kaya (10), Doğubayazıt

1995 (Toplam: 7 çocuk)

Nisan: Erol Öztunç (2), Uludere

17 Mayıs: Ahmet Bulut (10), Ömerli

17 Mayıs: Rahim Kumru (10), Ömerli

25 Mayıs: Dinar Aras (12), Iğdır 1995

25 Mayıs: Cüneyt Aras (6), Iğdır

25 Mayıs: Ergün Aras (3), Iğdır

25 Mayıs: Ferdi Aras (2), Iğdır

1996 (Toplam: 6 çocuk)

2 Mayıs: Hazal Sevim (17), Baykan

8 Ağustos: Dilan Bayram (2), Adana

8 Ağustos: Berivan Bayram (4), Adana

13 Kasım: Hatice Bozaslan (17), Derik

2 Aralık: Oktan Çaçan (14), Diyarbakır

11 Aralık: Mehmet Banan (15), Midyat

1997 (Toplum: 7 çocuk)

6 Mart: Musa Adsız (12), Akçakale

23 Nisan: M. Şerif Öztürk (11), Kızıltepe

25 Nisan: Muhammet Kulçur (12), Dumlu/ Erzurum

25 Nisan: Gökhan Kulçur (10), Dumlu/ Erzurum

8 Mayıs: Fedai Öğürce (4), Pasinler

10 Kasım: M. Özdemir (17), Ceylanpınar

11 Kasım: Bilal Alanca (5), Nusaybin

1998 (Toplam: 8 çocuk)

Ocak: Fatih Kaya (18), Batman

15 Mart: Engin Ceylan (14), Lice

1999 (Toplam: 12 çocuk)

14 Mart: Tugay Ergin (10), Hani

26 Mart: Abdurrahman Gezer (18), Osmaniye

17 Nisan: Yılmaz Elüstü (17), Genç

15 Mayıs: Kenan Oğuz, Erzurum

15 Mayıs: Deniz Oğuz, Erzurum

15 Mayıs: Cansu Oğuz, Erzurum

20 Haziran: Mehmet Algan (11), İdil

1 Ağustos: Fırat Çiçek (9), Elazığ

1 Ağustos: Onur Şahin (11), Elazığ

1 Ağustos: Sedat Karakoç (14), Elazığ,

17 Ağustos: Şaban Çadıroğlu (15), Van

25 Eylül: İnan Cila (11), Ovacık

2000 (Toplam: 3 çocuk)

Serdar Günerci (17), Diyarbakır

Welat Şedal (10), Yüksekova

İsmail Şedal (8), Yüksekova

2004 (Toplam: 1 çocuk)

21 Kasım: Uğur Kaymaz (12), Mardin

2006 (Toplam: 8 çocuk)

29 Mart: Abdullah Duran (9), Diyarbakır

30 Mart: Enes Ata (8), Diyarbakır

30 Mart: İsmail Erkek (8), Diyarbakır

Mart: Fatih Tekin (3), Batman

Mart: Ahmet Araç (17), Mardin

3 Nisan: Mahsum Mızrak (17), Diyarbakır

3 Nisan: Emrah Fidan (17), Diyarbakır

5 Eylül: Mizgin Özbek (10), Batman

2008

15 Şubat: Yahya Menekşe (12), Şırnak

2009

23 Nisan: Abdülsamet Erip (14), Hakkâri
 
25 Nisan: Maziye Aslan (8), Van
 
5 Ağustos: Hakan Uluç (10), Siirt
 
9 Ağustos Caziye Ölmez (16), Şırnak
 
26 Eylül Ceylan Önkol (13), Diyarbakir
 
· * Veriler ANF News Agency’den alinmistir.

Tom ve Jerry


Tom ve Jerry

Cemaat içinde ciddiyetiyle bilinen bir arkadaşım, yazı-mazı işleriyle uğraşıyoruz diye kalabalık bir ortamda, Kürt Açılımı ile ilgili ne düşündüğümü sordu. Dedim ki; Çizgi film, Tom ve Jerry’ye benzetiyorum. Arkadaş bozuldu..tom_jerry_tom1Ama gerçekten ona benzetiyorum.

Şöyle bir sahnesi var filmin;

Fare Jerry, deliğinin içinde mışıl mışıl uyumaktadır. Kedi Tom ise aklını Jerry’yi yakalamakla bozmuştur. Bin bir dalavereyle kurduğu tuzaklara rağmen Jerry’yi bir türlü yakalayamaz. Çünkü tuzaklama yöntemlerinin tümü basit bir mantık esasına dayalı. Tom, en son olarak, Jerry’ nin kapısının önüne buram buram kokan kızartılmış bir dilim peynir koyar ve Jerry’ ye görünmeyecek şekilde eline kocaman bir balyoz alarak yan tarafa çekilir.

Sahne bu.

O esnada dört yaşında bir çocuk yanınızda olsa ve ona sorsanız “ne olacak” diye. Çocuk o sevimli haliyle der ki, Jerry peyniri almaya çıkarken, Tom, Jerry’ nin kafasına balyozu “küt” diye indirecek. Hikâyenin sonunda tahmini doğru çıkan afacan muhtemelen kakiri kakiri diye gülecektir.

Hikâyedeki Tom Ankara’dır, Jerry ise açılım manyağına dönüştürülmüş, kadersiz Kürt halkı.

Ankara ne diyor?

Dağdakiler silahlarını bırakıp gelsinler, hiçbirinin kılına dokunmayacağız.

Ev bark kursunlar.

Sosyal yaşama karışsınlar, isteyen koyun gütsün, isteyen karpuz eksin.

            Ne kadar büyük bir peynir dilimi değil mi?

Tam bir aldatmaca, kelimenin tam manasıyla, kocaman bir Osmanlı oyunu.   Neyse…

Diyelim ki, Ankara ciddi ciddi akıllanmış ve bundan sonra hata yapmak istemiyor, onun için de bu çıkışı yapıyor.

            O zaman minnacık önerilerimiz var;

            Muhtelif zindanlarda, dağdakilerden kat kat fazla Kürt yatar. Hepsi de Kürtlüğe dair eylemlerden dolayı zindanlarda çürümeye bırakılmış. Devlet, hem inandırıcılığını ispatlamak, hem de dağdakileri ikna edebilmek için bu insanları özgürlüklerine kavuştursun da görelim.

            Sokakları esir alan panzerlere, taş fırlattılar diye anne kucağından alınıp ölüm damlarına yatırılan sayısızca Kürt çocuğu var muhtelif zindanlarda. Mevlana misali, dağdakilere “gel gel” diye seslenen Ankara, bu çocukları özgürlüklerine kavuştursun da görelim.

Devletin kanunları doğrultusunda kurulmuş, mecliste temsilcileri olan, Ankara merkezli Kürt partilerine mensup yüzlerce Kürt yatar zindanlarda. Ankara, Kürtlerle barışmaya hazır olduğunu ispatlamak için bunların yattığı zindanların kapısını açsın da görelim.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan, savaştan dolayı canı yanan askerlerin ailelerine iftar yemeği verip acılarına ortak olduklarını, dertleriyle ilgileneceklerini söylediler.  Yapıyorlar da. İçlerinde Türkçe bilmeyen Kürt anneler de vardı. “Gelin” diye ikna edilmeye çalışılan Gerillaların binlerce arkadaşı toprağa düşmüş, geride bıraktıkları binlerce yaslı ocak var. Geride kalanlar bir bayram günü, gidip ağlayalım dese dokunabilecekleri bir mezar taşı bile yok. Cumhurbaşkanı ve ya Başbakan, en az asker aileleri kadar perişan ve yaslı gerilla ailelerine bir çay içirsinler de iyi niyetlerini görelim.

Bunların hiçbiri olacak mı?

Peşinen cevap veriyorum; Asla ve kat`a!

Çünkü;

Kürt sorunu bir devlet sorunudur, hükümet sorunu değil. Dolayısıyla bu işte devletin kabuğunu koruyan teknokratların dediği olur, politikacıların değil.

Ha! Şu olur;

Teknokratlar, siyasilere çözüm için yol verir, meseleyi tartışmaya açar. Siyasiler de becerebildikleri kadarla meseleyi dillerine dolar. Şu anda yapılan da budur.

Bunu bildiğimden dolayı hükümetin Kürt Açılımı’na şahsen pirim vermiyorum. Burada haklı olarak şu soru sorulabilir;

Kürt televizyonu, Kürtçe isimlerin geri iade edilmesi, YÖK’ün Kürtçe çalışmaları filan hükümetin sağladığı hizmetler değil mi?

Hayır.

Bütün bunlar, direnişiyle karşısındakini çılgına çeviren Kürt direnişçilerinin Kürt halkına sunduğu armağanlardır. Kürtler topyekûn bir şekilde kendilerini isyana vurduklarından dolayı bu haklar verilmiştir. Ankara bunun böyle olduğunu bildiği için Kürt direnişçilerini silahsızlanmaya çağırıyor. Gelin kavun karpuz ekin diyor.

Peki, böyle demekle savaşın devamını mı istiyoruz?

Asla!

Kürdün kaderi haline dönüşmüş bu orantısız savaşın bitmesini en çok isteyenlerden biriyim. Çünkü bilirim ki ateş düştüğü ocağı kavurur ve başkasının acısı üstünden kalem oynatmak en hafifinden insafsızlıktır.

Bizim dediğimiz şudur;

İnsanları dağlara çıkaran nedenlerin cümlesini yok etmeden “gelin teslim olun” demek oyundur, aldatmacadır.

   M.Salih Erol
salihmehmet_1@hotmail.com

Bilim ve Teknoloji: Bu virüs çok tehlikeli


 Bilim ve Teknoloji: Bu virüs çok tehlikeli

Bu virüs çok tehlikeliDünyanın en tehlikeli trojan’larından biri anti-virüsler tarafından tespit edilmeden şifre çalabiliyor.

10.000 bilgisayar üzerinde yapılan inceleme, Zeus isimli bu zararlının bulaştığı bilgisayarda zararsız bir şekilde beklediğini ortaya koyuyor. Ta ki kullanıcı banka hesabına girene kadar. Anti-virüs yazılımlarının sadece yüzde 23’ü tarafından tespit edilebiliyor ve kullanıcıları şüphelendirebilecek hiçbir faaliyette bulunmuyor.

Güvenlik firması Trusteer’ın araştırmasına göre Zbot ve PRG adlarıyla da bilinen Zeus, root-kit teknolojisi ile tespitten kaçabiliyor. Ancak internet tarayıcıda bıraktığı izden tanımlanabiliyor.

Dünyanın bir numaralı torjan’ı olan Zeus, sadece Amerika’da 3.6 milyon bilgisayara bulaşmış durumda. Her yüz bilgisayardan birinde olan Zeus, bankacılıkla ilgili sorunların yüzde 44’üne sebep oluyor. Kaydettiği bankacılık bilgilerini uzaktaki sunucuya iletiyor. Bunu yaparken MSN gibi anında mesajlaşma yazılımlarından da faydalanıyor.

 
 
Chip

Diyarbakır tepkili


 

 Diyarbakır tepkili

AMED

– Diyarbakırspor’un deplasmanda karşılaştığı Bursaspor maçı sırasında Bursasporlu taraftarların ırkçı ve Kürtleri hedef alan sloganları Diyarbakır’da büyük tepkiyle karşılandı.

Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’le görüşen Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, Bursaspor taraftarının maç boyunca ırkçı ve siyasi tezahüratlarının Diyarbakır halkını rencide ettiğini söyleyerek, Bursaspor’un ceza almaması durumunda ligden çekilme konusunda kararlı olduklarını söyledi.

Başkan Sümer, “Biz Türkiye’nin takımıyız. Bizi bu şekilde olayların içlerine çekmeye çalışanlar avuçlarını yalayacak. Toplumsal barış sürecinden bahsedilen bir dönemde Türk’ü Kürt’ü, Laz’ı Çerkez’i Alevisi Sünnisi, hepimiz kardeşiz. Nifak sokmak isteyenler emellerine kavuşamayacak” diye konuştu.

Çetin Sümer, Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın, “Bursa maçında çıkan olaylar, Diyarbakır- Fenerbahçe maçında çıkan olaylardan daha büyük değil” sözlerine, “Fenerbahçe maçında yaşanan olaylar tamamıyla yönetime dayalı bir provokasyondu. Bursa maçında yaşanan olaylar tam tersi. Bursa’da sanki başka bir ülkenin takımıymışız gibi bir uygulama yapıldı” cevabını verdi.

Gazetecilerin Sümer, “Taraftarın Diyarbakır’da oynanacak maç için intikam yemini etmesini nasıl karşılıyorsunuz?” yönündeki soruya ise “Bursaspor, Diyarbakır’da bizim kültürümüze uygun şekilde misafirperverce ağırlanacaktır” yanıtını verdi.

Bursaspor maçının ardından, “Ligden çekiliyoruz” açıklaması yapan Sümer, ‘’sayın Özgener’e aktardım ve Bursaspor ceza almazsa ligden çekilme konusundaki kararlığımızı söyledim. Federasyon Başkanı Mahmut Özgener de konu ile ilgili bir açıklama yapacaklarını bildirdi. Şimdi bu açıklamayı bekliyoruz” dedi.

Bursapor Başkanı İbrahim Yazıcı ise “Tribünlerden ara sıra atılan bir sloganı Bursaspor Kulübü’ne mal etmek yanlış. Bu tür sloganlar sadece bu maçta atılmadı” dedi.

DİYARBAKIR TEPKİLİ

Olaylı maçla ilgili Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, Bursa’da yaşanan olayların sadece halkın bakış açısının olmadığını, devletin de aynı bakış açısında olduğunu söyledi. Aktar, “Sadece Diyarbakır’ı değil bu bölgede yaşayan insanları yani Kürtleri, potansiyel suçlu görme anlayışı var” dedi.

Aktar, ülkede ayrılcılığın fazlasıyla yaygınlaştığını söyleyerek,

“Diyarbakıspor’da, 2 Diyarbakırlı var gerisi hepsi yabancı. Baştan bakıldığında aslında son derece ırkçı ve dışlayıçı bir yaklaşım egemen olmuş’’ şeklinde konuştu.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu da ırkçı yaklaşımları eleştirerek, ‘’Bizi farklı algılayıp lanse eden bir anlayış var ki bu bizi ve Diyarbakır’ı, bölgemizi çok ciddi rahatsız etmektedir. Bu bölücülüğün endişesidir. Bu ayrıştırcılığın kendisidir’’ dedi.

DTP: DİYARBAKIRSPOR’UN LİGDE KALMASININ BİR ANLAMI OLMAZ

DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı da Kürt meselesinin çözümsüz kaldığı süre içinde Türkiye’de buna benzer olayların artarak devam edeceğini söyledi.

“Diyarbakırspor gittiği her deplasmanda, oynadığı her maçta bu tip benzer görüntüler ve saldırılarla karşılaşıyor’’ diyen Anlı şöyle konuştu: ‘’Bu tür olaylar Diyarbakır’da olunca Türkiye’de kıyamet kopuyor ve takıma ağır cezalar veriliyor. Bunun gibi olayları yapanlar, bunu yapan kulüpler ceza verilmiyor kollanıyor. Diyarbakırspor’un ligden kalmasının bir anlamı olmaz. Bu durumun barışa kardeşliğe zarar vermesinden kaygılıyız. Deniz Baykal’ın ve Devlet Bahçeli’nin açıklamaları toplumdaki gerilimi artırıyor ve bu olayların çıkmasını neden oluyor.”

ANF NEWS AGENCY

BU KALP SENI UNUTURMU


Kelebek cikmazi,ardindan Hatirla sevgili simdi ise Bu kalp seni unuturmu dizisi yayina hazirlaniyor.1980 12 Eylül fasist cuntasi sonrasi Türkiyesini anlatacak filmi sabirsizlikla bekliyorum.Bu dizide de dilerim hatirla sevgilideki sansürler olmaz,Kürtler görmemezlikten gelinmez.Büyük üstad Fikret Kizilokun müziginden esinlenen bu kalp seni unuturmu dizisini merakla bekliyorum.

Murat Kaya

Almanya seçimlerinde zafer sağın


Almanya seçimlerinde zafer sağın

ANF

18:41 / 27 Eylül 2009

merkelalmanBERLİN – Almanya’da bugün yapılan federal genel seçimlerin ilk sonuçlarına göre iktidarın büyük ortağı hristiya demokratlar ve liberaller hükümet kurmaya yetecek çoğunluğa ulaştılar. Sosyal demokratlar ise 1949 yılından bu yanaki en düşük oy oranıyla taban yaptılar.

ZDF televizyonunu tarafından yayınlanan ilk sonuçlara göre Hristiyan Birlik Partileri CDU ve CSU 2005 seçimlerine oranla yüzde 1,7’lik kayıpla oyların yüzde 33,5’ini alarak birinci parti oldular. CDU-CSU’nun koalisyon kurmayı planladıkları liberal demokrat FDP oyların yüzde 14,5’ini alarak seçimin en çok oy arttıran partisi oldu. FDP 2005 yılında yüzde 9,8 oy almıştı.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise tarihinin en büyük seçim yenilgisiyle sarsıldı. SPD, yüzde 23,5 oy ile 2005 yılına oranla yüzde 11 oy kaybı yaşadı.

Sol Parti (Die Linke) ise 2005 yılına oranla yüzde 3,8 oy artışı ile yüzde 12,5 oy aldı. Sol Parti seçimlerin kazanan bir diğer partisi oldu.

Yeşiller ise yüzde 2 civarındaki oy artışı ile ancak yüzde 10 oy alabildiler.

ARD kanalının ilk sonuçlarına göre ise, CDU-CSU yüzde 33,5, SPD yüzde 22,5, FDP yüzde 15, Sol Parti yüzde 12,5 ve Yeşiller ise yüzde 10.5 oy alabildiler.

Bu sonuçlar ışığında CDU-CSU ve FDP’den oluşan Siyah Koalisyon’un kurulmasına kesin gözüyle bakılıyor.

ANF NEWS AGENCY