Q, W, X yasağına karşı internetten dil çıkarıyorlar


ANKARA – Kendilerini ‘Errorist’ (Hata Arayanlar) olarak tanıtan bir grup, resmi belgelerde kullanılması yasak olan Q, W, X harfleri için internette ‘Dilini çıkar’ eylemi düzenliyor. http://www.qwx2009.org’da yasağa karşı dil çıkaranların fotoğrafları yayımlanıyor. Türkiye’de 2002’de Türkçe dışındaki dillerde basım ve yayım yasağının kaldırıldığı anımsatılan sitede “Türkçe alfabede Q, W ve X harfleri yoktur! Türkçe alfabede bulunmayan Q, W ve X harflerinin, resmi belgelerde, afişlerde, davetiyelerde, panolarda kullanımı bölücülük propagandası olarak görülmekte, hukuki kovuşturmaya uğramaktadır. Suç unsuruna dönüştürülmüş semboller olarak Q, W ve X harfleri, bir taraftan devletin tek sesli politikasını tehdit ederler; ama öte taraftan sistemin hatalarının göstergeleri olarak, dışlanmanın sembolik ifadesi haline de gelirler” deniliyor. Sitede eylemse şöyle anlatılıyor: “‘qwx-dilini çıkar’ aksiyonu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamakla birlikte, farklı kültürel ve etnik kimliklere sahip vatandaşları tektipleştirmeyi hedefleyen politikaları karşısına alan bir sanat projesidir. İnternet üzerinden yürütülen online eylemin amacı ‘dilini gösteren’ insan fotoğraflarını bir araya getirerek, ‘tek dil, tek kültür’ anlayışına karşı kolektif bir direniş alanı yaratmaktır.” Tektipleştirme politikasına karşı çıkan ve karşı yaşayan öznelerin, Türkiye toplumu içinde hain olarak konumlandırıldığını, hatta bunun ötesinde öcüleştirildiğini söyleyen grup, “Bu öcüleştirme sözcüğü, sadece ötekinin kimliğine dair politik ve tarihsel algıyı biçimlendiren masalsı bir söz sanatı olarak anlaşılmasın. Öcüleştirme, günlük hayat içinde, bilinmeyen, anlaşılmayan ve dolayısıyla korkulanı somutlaştırarak ifade etmeye yarayan bir araçtır” diyor. Aracımız mesajımızdır! Eylemin yarıtıcılarına göre dil çıkarmak, iktidarın, ‘öteki’nde görmeyi beklediği itaatkâr ve güleryüzlü ifadeyi deforme ediyor. Organizatörler bunu, “Dil çıkaran surat, kabul gören iletişim kodlarını kırar ve iktidara itaatsizlik gösterir. Ancak bunun da ötesinde, dil çıkarmak, öcüleştirilen ötekinin, kendisine atfedilen imajı önce sahiplenip sonra da tersine çevirerek, içindeki ötekiyi görünür kılmak ve kendini dillendirmek için kullandığı bir araçtır” diyerek anlatıyor. Site sahipleri, “Bu proje, dil çıkarmanın itaatsizliğe karşılık gelen evrensel anlamını, kendini Türk olarak tanımlamayan ve anadili Türkçe olmayan öznelerin, farklılıklarıyla kabul edilme, kendi anadillerinde eğitim talepleriyle birleştirmeyi amaçlıyor. Projemiz Türkiye’de dilsiz ve isimsiz olarak yaşayanlara, sanatın eşitsizliğe karşı bir eylem ve ifade aracı olarak kullanılabileceğini göstermeyi/hatırlatmayı amaçlıyor” diyor. (anka) Radikal

Luzern KKED de baglama ve bilgisayar kurslari baslayacak


Luzern KKED de baglama ve bilgisayar kurslari baslayacak

45 Günlük olagan yönetim toplantisini yapan luzern kürt kültür ve entegrasyon dernegi yeni döneme iliskin önemli kararlar aldi.Üyelerinin talebi dogrultusunda yeni kurslar baslatma karari alan LKKED Eylül ayinda gencler icin baglama,yetiskinler icin de bilgisayar kursu baslatacaktir.
Kayit islemlerini baslatan KKED 20 Eylülde ilk kurs gününü ögrenci,ögrenci aileleri ve kurs hocalariyla yapacagi toplantiyla baslatacaktir.

Kuzey-Güney; birşeyler dönüyor, ama ne?


Kuzey-Güney; birşeyler dönüyor, ama ne?
Kuzey’de AKP’nin başlattığı ve adını “demokratikleşme” veya “Kürt Meselesi” olarak öngördüğü’ daha sonra “milli birlik” projesi falan gibi bir ad taktığı yeni bir atılım başlatmış bulunuyor. Bu çerçevede önce Erdoğan-Ahmedê Qenco görüşmesi gerçekleşti. Daha sonra bu kez Türk İçişleri Bakanı devreye sokuldu ve bir seri görüşme başlatıldı. Hiç birşey açıklanmadan görüşmeler sürdürülüyor.

Kürtler’i temsil eden DTP’nin umulmadık sessizliğine bakıldığında, Erdoğan projesinin kabul görebileceği sanılıyor. Biz de kan dökülmesinin engellenmesi için adil bir barış projesi (olmasa bile) bu kısmi çözümün, bazı rezervler koymak şartıyla, hayata geçmesi için çaba harcanabileceğini, içimiz bulana bulana görüyoruz. Projenin üç ayağı olabileceği izlenimini edindik:

-Ekonomik,

-kültürel ve

-siyasi haklar

Söz konusu ediliyor. Bu üç ana başlık altında topladığımız projenin içinin, doyurucu bir şekilde nasıl doldurulacağı, uygulama alanına sokulduklarında buharlaşmayacakları konusunda garantiler nelerdir? Anayasalarında bu konuda ne gibi değişiklikler yapılacağını bilmiyoruz. Ama Bahçeli-Baykal ikilisinin şoven haykırışlarına bakılacak olursa bazı ciddi değişikliklerin olacağını görmek mümkündür. Peki ne kadar? Bunu bilmiyoruz. Tabii ki rezervim yerinde duruyor ve Kekuyon olarak, ben Türkler’den gelecek olan sadakayı red ediyprum. Bu notum da bir yerlerde kalsın..

Gelelim içimi kemiren şüpheye…

Türkler ve özellikle türkleşmiş olan devşirmelerin haktanırlılıklarına hiç rastlamadık. Hele Kürtler söz konusu olunca bu konuda daha sert ve yüksek bariyerler kurulduğunu biliyoruz. Bundan dolayı şu kuşkularımı not etmeyi bir görev sayıyorum:

Türk Devleti, yeni bir oyun oynamaktadır. Bu oyunda barış beklentilerini (nasıl barış ise..) yükseltip, beş para etmez bazı kırıntıları, “açılım olarak” sunacaklarını düşünüyorum. Bu durumda “hayır” diyecek olan DTP’yi uzlaşmaz ilan edeceği açıktır. Böylece kitleler ile bu seçilmişler partisinin arası açılmış, halkı AKP’ye yönlendirmiş olacaklardır. Buna dikkat edilerek adımlar atılması, sürecin hız kazanması için zorlayıcı olma gereği ortadadır.

Ama yine de MHP ve CHP’nin tavrı kuşku uyandırıyor..

Fal bakmaya gerek yok. Gerçekçi olmak, Türk’ü iyi tahlil etmek ve ona göre düşünmek yeter.

Güney’de ise..

Öncelikle Senatör Mc Cain’in Kürdistan’a yaptığı ziyarete yüksek değer biçiyorum ve kendisini selamlıyorum. Obama’nın Kürtler’e kapalı bir teslimiyeti dayattığını hissettiğim bu zaman diliminde ABD Başkan adayı Mr Mc Cain’in bu ziyareti bazı önyargıları kıracak cinstendir. Umarım etkili olur.

Öte yandan Maliki’nin son temaslarının, en aşağısından bende, yarattığı kuşku giderek büyüyor. Bu Zat ve ekibi, Ankara’yı ikinci evi bellemiştir. Sırtını kuzey’deki Türk Askeri Gücü’ne dayamayı adet haline getirmiş olacak ki, hiç ilgisi olmayan bahanelerle Ankara’ya kendisi veya bir temsilcisini göndermeyi ihmal etmemektedir.

Bir özelliği daha; Maliki, hayretle izlediğim kadarı ile büyük bir oyun oynama ustası haline gelmiştir. Kürdistan’ı dikkatle izlemektedir. Bütün gücü ile ABD’nin çekileceği güne kadar Kürdistan’ın bütünleşmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu amacı için BM’nin, Obama’nın, Türk, Fars ve Arap kesimlerinin desteğini arkasına almış bulunuyor.

Oyundaki satranç hamlelerine baktığımızda, Kürdistan’a yaptığı seyahati örnek olarak alabiliriz. Önce PDK ve YNK yöneticileri ile görüşen bu Arap, daha sonra Duhok’ta İslami Hareket liderleri görüşmüş, oradan da en büyük politik manevrasını gerçekleştirmek için Halepçe’ye geçmişti. Niçin Halepçe? Çünkü Halepçe sadece “Kürdistan’ın Hiroşiması” olarak tanınmıyor. Burası aynı zamanda Kürdistan’da İslami Hareket’in en büyük merkezi olarak anılır. Maliki bu yöremizi “vilayet” haline getirme ve burada bir üniversite açma sözü veriyor.. Amaç “Stockholm Syndromu” yaratmak, Kürd’e kaatilini sevdirmektir..

Ama tek taraflı temaslarında çok ileri gitmiş olduğunun farkına varmış olmalı ki, geçen gün bir telgraf ile Mesut Barzani’nin başkanlığı kazanmasını kutlamayı akıl etmişti.. Neresinden bakarsanız, fiileri sırıtan bir Ortadoğu kurnazı.. Buna da dikkat çekmek istedim.

Son olarak Kürdistan seyahatinde yaptığı en kurnazca hamleyi yaptı. Kısacası Kürtler ile “Merkezi hükümet arasındaki problemler”in “masaya” yatırıldığı bir komisyon kurulmasını Bölge yönetimine kabul ettirdi. Türk Sistemini iyi bilenler, bir meseleye çözüm getirilmesini geciktirmek için ilgili dosyalar “komisyon”a, eğer hiç çözülmesi istenmiyorsa o zaman dosya bu komisyonun kurduracağı “alt komisyon”a havale edilir. Onlarda inceleme heyetleri ile vakit geçirerek işi çoğunluğun lehine “çözümler”ler (veya çözümletmezler).. Umarım hiç olmazsa, heyet karşılamaktan vakit bulup bu komisyona süratle işlerlik kazandırırlar. Hatta gerekirse kapalı ultimatomlar da kullanılabilir.

En kötü eylem, eylemsizlikten daha iyidir.

Güney! Duy beni! Vakit kalmadı…

Son bir soru: Güney’in bir bölümünü işgal altında tutan Türk Askeri Birliği Aqra ve cıvarını ne zaman boşaltacak? Duyan varsa bana da anlatsın..

2009-08-16

A Sirac Kekuyon

Domuz Gribi Nedir? / Nasil Korunmalı ?


9bc4008fba Domuz Gribi Nedir?

Domuz gribi, A (H1N1) tipi virüsten kaynaklanan, insanlarda hastalığa yol açan viral bir hastalıktır. Hastalık ilk kez Meksika ve ABD’de görülmüş ve daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır.

Domuz gribi (A/H1N1) virüsü bulaşıcı mıdır?

Bu virüse “ domuz gribi” denmesinin sebebi, domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzediğinin gösterilmiş olmasıdır. Bu yeni virüs insan, domuz ve kuş virüslerinin bir karışımıdır.

Domuz gribinin (A/H1N1) belirtileri nelerdir?

Domuz gribinin belirtileri, insanlarda görülen grip belirtilerine benzerdir. Bunlar:
Ateş,
Öksürük,
Boğaz ağrısı,
Yaygın vücut ağrısı,
Baş ağrısı,
Üşüme ve
Yorgunluk
gibi belirtileri içermektedir. Bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebilmektedir

Domuz gribi (A/H1N1) nasıl bulaşmaktadır?

Domuz gribinin de yine mevsimsel griple aynı şekilde yayıldığı düşünülmektedir. Grip virüsleri insandan insana öksürük ve hapşırma yoluyla bulaşmaktadır. Grip virüsü bulaşan bir yere dokunulduktan sonra, eller ağız ya da buruna götürüldüğünde de hastalık bulaşabilir

Sulardan domuz gribi (A/H1N1) virüsü bulaşabilir mi?
İçme, kullanma ve havuz sularıyla bulaşma gösterilmemiştir.

Domuz gribini tedavi eden ilaçlar var mıdır?
Evet. Domuz gribinin tedavisi veya bu hastalıktan korunmak için doktor kontrolünde kullanılabilecek ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar doktor tarafından önerilmedikçe, reçetesiz olarak kesinlikle kullanılmamalıdır

Hastalığa yakalanan kişiler ne kadar süreyle bulaştırıcıdır?
Kişiler, belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdırlar.

Daha çok hangi yüzeyler bulaşma kaynağıdır?

Öksürük ve hapşırma yoluyla, hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusudur. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalıdır.

Ev ve eşyaların temizliğinde nelere dikkat etmek gerekir?

Grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgahı, oyuncaklar vb) günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesi yeterlidir. Günlük kullandığımız temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddeler de etkilidir.
Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu ve kap kacağın ayrı olarak yıkanmasına gerek yoktur. Ancak, bu eşyalar yıkanmadan başkası tarafından kullanılmamalıdır. Bu çarşaflar mümkün olduğunca elle temas edilmeden taşınmalı ve yıkanmalıdır. Hastanın çarşafları, çamaşırları değiştirildikten sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır. Hastaya ait kap kacak ya bulaşık makinesinde ya da elde deterjan kullanılarak yıkanmalıdır.

Domuz gribinden kendimi nasıl koruyabilirim?

Halen domuz gribinden koruyucu bir aşı bulunmamaktadır.
Aşağıdaki önlemleri alarak sadece gripten değil; grip gibi solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıklardan kendinizi koruyabilirsiniz:

Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatınız. Mendilinizi kullandıktan sonra çöp sepetine atınız.
Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayınız. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri de etkilidir.
Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayınız.
Domuz gribine yakalanırsanız, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat ediniz.
Hastalığın bulaşmaması için çevrenizdeki kişilerden uzak durunuz.
Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırınız.

Hastalıktan korunmak için ellerimi nasıl yıkamalıyım?
Ellerinizi 15-20 saniye süreyle su ve sabunla yıkamalısınız. Su ve sabuna ulaşamadığınız yerlerde alkol içeren el antiseptikleri kullanabilirsiniz.

Hastalanırsam ne yapmalıyım?

Domuz gribi şüpheli bir kişi ile temastan sonraki 7 gün içinde kendinizde yukarıda sıralanan hastalık belirtileri olduğunu hissederseniz hemen 112 yi veya bulunduğunuz ülkedeki acil servisi arayın, evden dışarıya çıkmayın, sağlık ekiplerinin size ulaşmalarını bekleyin.

Erişkinlerde acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?

Zor nefes almak veya nefes darlığı
Bilinç bulanıklığı
Sık ve uzun süreli kusma

Çocuklardaki acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?

Hızlı veya zor nefes alma
Vücutta solgunluk ya da morarma
Beslenememe
Uyarılara cevapta azalma ve uykuya meyil
Huzursuzluk
Ateşle beraber döküntü görülmesi

DOMUZ GRİBİNDE (A/H1N1) BEBEKLERİN BESLENMESİ

Bebeğimi korumak için ne yapabilirim?

Grip 2 yaşından küçük bebeklerde daha ağır seyredebilir. Bu nedenle bebeklerin korunmasına özellikle dikkat edilmelidir.

Ellerinizi bol su ve sabunla yıkamaya daha fazla önem veriniz. Bebeğinizi beslerken veya onunla ilgilenirken kesinlikle bebeğinizin yüzüne doğru öksürüp hapşırmayınız. Hasta iseniz mutlaka maske kullanınız ve bebekleri öpmeyiniz.

Anne sütü bebekleri bu hastalıktan korur mu?

Anne sütünün bebekleri hastalıklardan koruyucu etkisi oldukça fazladır. Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemini güçlendireceğinden gribin daha ağır seyretmesini de engelleyebilir.

Grip olduğumu düşünüyorsam bebeğimi emzirmeyi sürdürmeli miyim?

Evet, emzirmeye devam etmelisiniz. Çünkü bağışıklık sisteminin gelişiminde anne sütü oldukça önemlidir. Emzirmek, bebeklerin hastalıklarla başa çıkabilmelerine de yardımcı olur.

Hastayken bebeğimi emzirebilir miyim?

Hasta olsanız bile emzirmeyi kesmeyiniz. Bebekler en az 6 ay boyunca ek olarak su bile verilmeden anne sütü ile beslenmelidir. Eğer emziremeyecek kadar hastaysanız, pompa ile sütünüzü cam bir biberona sağıp bebeğinize verilmesini sağlayınız.

Bebeğim hasta ise emzirmem doğru mudur?

Hasta olan bebeğiniz için yapabileceğiniz en faydalı şeylerden biri onu emzirmeye devam etmektir. Bebekler hasta oldukları zaman, daha çok sıvıya ihtiyaç duyarlar. Anne sütü diğer sıvı gıdalardan çok daha faydalıdır. Eğer bebeğiniz ememeyecek kadar hasta ise sütünüzü damlalık kullanarak vermeyi deneyiniz.

Emzirirken antiviral grip ilacı almak doğru mudur?

Doktor tarafından tavsiye edilen antiviral grip ilacı kullanan anneler bebeklerini emzirmeye devam edebilirler.

Yurt Dışına Seyahat Edeceklere Domuz Gribi (İnfluenza A/H1N1) İle İlgili Öneriler

a) Bilgi Edinin

İlgili kaynaklardan ve Sağlık Bakanlığı Grip Bilgilendirme Sitesinden güncellemeleri takip edin.
b) Seyahat için hazırlanın

Yanınızda cerrahi maske, alkol içeren el antiseptiği, kâğıt mendil bulundurun.
Sağlık sigortanızın seyahat edeceğiniz ülkeyi kapsayıp kapsamadığını kontrol edin.
c) Seyahat sırasında

Gittiğiniz ülkenin duyurularını takip edin ve tavsiyelerine uyun.
Domuz gribinin bulaşmasını önleyen hijyen kurallarına uyun.
-Su ve sabun ile sık sık ellerinizi yıkayın. Su ve sabun bulunmaması halinde alkollü el antiseptiği ile ellerinizi temizleyin.

-Öksürme ve hapşırma anında ağzınızı ve burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın ve kullandıktan sonra mendili çöpe atın.

-Öksürme ve hapşırma sonrasında ellerinizi sabunla yıkayın veya el temizleyicileri ile temizleyin.

-Gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza ellerinizi yıkamadan dokunmaktan kaçının.

-Hastalık belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan (tokalaşmak, öpüşmek vb.) kaçının.

-Kalabalık ortamlardan uzak durun.

d) Seyahat esnasında grip belirtileri ortaya çıkarsa

Öncelikle bir hekime veya sağlık kuruluşuna başvurun.
Sağlık kuruluşu bulmanız ve yakınlarınızı bilgilendirebilmeniz için bulunduğunuz ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti Dış Temsilcilikleri ile irtibata geçiniz.
Grip belirtileri bulunan kişiler hastalığın başlangıcını takip eden yedi gün boyunca veya belirtiler tamamen ortadan kalkmadan seyahat etmekten kaçınılması, grip virüsünün başkalarına yayılmasını önlemek açısından önemlidir.
Öksürme ve hapşırma anında burnunuzu ve ağzınızı mendille kapatın ve kullandığınız mendilleri çöpe atın.
Öksürme ve hapşırma sonrasında ellerinizi su ve sabunla yıkayın veya el temizleyicileri ile temizleyin.
Cerrahi maske kullanın.
e)Seyahat sonrasında

Seyahatinizden sonraki yedi gün içerisinde ateş (38 C derece ve üzeri) ile birlikte aşağıdaki belirtilerden birini görürseniz bir hekime başvurun.
Baş ağrısı
Öksürük
Boğaz ağrısı
Yaygın vücut ağrısı
Üşüme
Titreme
Yorgunluk hissi
Kusma
İshal

Rojaciwan Arastirma Grubu

Öcalan’ın savunmalarına ‘fiili sansür’


thumb1606Öcalan’ın savunmalarına ‘fiili sansür’ ANF12:42 / 21 Auğustos 2009 HABER MERKEZİ – Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Aram Yayınlarından çıkan üç ciltlik savunmaları bir ayı aşkın bir süredir bekletiliyor. Aram Yayınları, bandrolleri alınamayan kitaplara “fiili sansür” uygulandığı tepkisinde bulundu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Toplum Manifestosu” dizisi olarak üç cilt halinde kitaplaştırılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yazılmış savunmaları için yapılan bandrol başvurusuna henüz cevap verilmedi.

Aram Yayınları İmtiyaz Sahibi, “Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü, bizim son kitabın bandrollerini 1 ayı aşkın süredir ne veriyor, ne vermeyeceğini söylüyor, ne de neden beklettiğini izah ediyor” diyerek tepki gösterdi.

“Son olarak bugün için bir cevap vereceklerini söylemişlerdi” diyen Aram Yayınları, “Ancak bugün de -daha önce 5 takım kitap teslim etmemize rağmen- 10 takım kitap daha istediler. Bandrollerin verilip verilmeyeceği konusunda ise hiç bir şey belirtmediler” açıklamasında bulundu.

Kendilerine kesin bir tarih verilmediğini söyleyen Aram Yayınları, “ Biz de bu taleplerini gerekçesiyle birlikte bize fakslamalarını söyledik. Yalnız tüm bu prosedürlerin bizi oyalama amaçlı yapıldığı düşünüyoruz. Ayrıca bu durumun-bekletmenin- ilgili yönetmelik ve mevzuatlara göre izahının yapılabileceğini de düşünmüyoruz” dedi.

“Açıkçası bu aşamada bize beklemekten ve taleplerini karşılamaktan başka yol bırakmadılar” diyen Aram Yayınları, kitaplara fiili sansür uygulandığını düşünüyor.

Öcalan’ın AİHM’e gönderdiği savunmaları “Demokratik Toplum Manifestosu” olarak Avrupa ve Türkiye’de Aram Yayınları’ndan çıktı. Üç kitapta toplanan savunma metinleri Türkiye’de 90 bin adet basılmıştı.

ANF NEWS AGENCY

To the Canadian Government and it´s the Diplomatic Representatives


Sivan_perwer_Kanada[1]To the Canadian Government and it´s the Diplomatic Representatives,

On the 16th of August 2009 kurdish musician Sivan Perwer together with three of his friends where arrested without recpect by the Ontario Provincial Police (OPP).

Sivan Perwer which is known as a symbol of peace and freedom, an international star and the voice of the Kurdish people was detained by the police with excessive force. Even if Sivan Perwer was not reconized by the police officers present at the scene, the police which was acting on false information responded with drawn guns, life threatening comments and violent force detaining Sivan Perwer and his friends for a hour.

The nation of Canada and it´s security forces which is founded on the basis of freedom, liberty and human rights, has shocked and upset the Kurds all around the world with this unjust action. These subsiquent actions have marred the honour of the Kurdish people.

The Kurds consider the attack against Sivan Perwer as an attack directed on themselves. The OPP in has broken the laws of the human rights and as a person who belives in democracy and a Kurd I´m protesting this action.

The Canadian Interior Ministry and all of the other Government representatives should via Sivan Perwer´s persona apologize formally to the Kurdish people and make a legal investigation into this matter, holding the officers and their superiors responsible for their use of force. Until the Canadian Government has not made a formal apology I will follow and use my democratic right to protest against this matter.

Diyarbakırspor deplasmanda Trabzon’u 2-1 yendi


diyarbakir%20spor[1]Diyarbakırspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, “1 futbolcuyla aldığımız takımda şimdi 25 futbolcu var” demiş, doğru da demiş… Takımda ayağının tozuyla maça çıkan futbolcular var, uyum süreci belli ki ilk yarı boyunca sürecek! Ama buna da şükretmeli Diyarbakırspor zira Turkcell Süper Lig’de bulunmaları bile büyük başarı. Nasıl olmasın ki? Geçen sezon Kırmızı-Yeşilliler’in Bank Asya 1. Lig’e başlamaları bile kuşkuluydu. Süper Lig’e yürüyüş hikayelerini hatırlayalım: Eski futbolcularına borçlarını ödemeyen Diyarbakırspor için FIFA, TFF’ya “Puanını silin, hala ödemezse ligden düşürün” talimatını verdi. TFF oralı bile olmadı. FIFA da TFF’ya “Sizin men ederiz” tehdidinde bulundu. Sonra TFF’nin uğruna FIFA’yı karşısına aldığı Diyarbakırspor borcunu ödedi, Şenes Erzik Çin’deki FIFA Disiplin Kurulu Toplantısı’nda lobi yaptı (Bunu Diyarbakırlı yöneticiler anlatıyor), Kırmızı-Yeşilililer’in puanı silinmedi. Altı puanlık indirimden kurtulan Diyarbakır, Boluspor’un altı puan önünde Süper Lig’e çıktı. Bu arada aynı cezaya çarptırılan ancak TFF’nin ilgisine mazhar olamayan garibim Aydınspor’un puanının silindiğini ve şimdilerde amatörde olduğunu hatırlatalım!

Hal böyleyken, Diyarbakır yepyeni kadrosuyla sahadaydı. Trabzonspor ilk onbirinde yeni transfer sayısıysa üçtü. Gerçi yeni transfer Gabriç de ilk 11’de başlayacaktı ancak Hırvat futbolcu bağırsak enfeksiyonu geçirince yerini Alanzinho’ya bıraktı. Geçen hafta Sivasspor’u deplasmanda deviren Trabzonspor için Diyarbakırspor karşılaşması kağıt üzerinde daha kolaydı ancak beklenen olmadı. Gerçi Bordo-Mavililer 35. dakikada gol atmasını bildi ancak o zaman kadar katı Diyarbakırspor savunması karşısında pozisyon bulmakta zorlandılar, maçı izleyen bizlerin de uykusu geldi. 5-3-2 düzeninde sahaya dizilen konuk ekibin direncini kırmak için ilk başlarda Ceyhun bol bol uzaktan şut çalıştı. (Geçen hafta Sivas’a böyle bir gol atan genç oyuncu bu konuda ‘gazı almış’ gibi). Kilidin açılması için bir duran top orgazisyonunun gerektiği aşikardı, öyle de oldu. 35’te sağdan Colman’ın kullandığı serbest vuruşta savunmadan gelen Giray topu kafayla ağlara gönderdi: 1-0.

İleride Perulu Mendoza ve Kamerunlu Tazemeta’yla gol arayan Diyarbakırspor, ilk yarı boyunca rakibi gibi tek önemli fırsat buldu ama bunu değerlendiremedi. Sağ çizgiye inen Tazemeta’nın içeri çıkardığı topu Mendoza kaleye çok yakın mesafeden auta attı.

Maccabi Netanya’dan transfer Tazemeta bu pozisyonda asist yapamadı ama 69’da Mendoza’ya ders verircesine skoru 1-1’e getirdi. Bu kez Adnan sağdan içeri çıkardı, Tazemeta altı pasın içinde tamamladı: 1-1. Bu gol, o zamana kadar gayet rahat olan Trabzonspor’da soğuk duş etkisi yaptı. Öyle ki rahatlıktan bir ara Alanzinho top sektirmeye başlamıştı! (Allah’tan rakip takımın hocası Erdoğan Arıca değildi).

Son 20 dakikalık bölümde iki takım da rakibinin hatasını kollar gibiydi, hatayı yapan da Trabzonspor oldu. Egemen’in ıskasını iyi değerlendirip savunmanın arkasına sarkan günün yıldızı Tazemeta sağ çaprazdan güzel bir vuruşla skoru belirledi: 1-2.

radikal

Aram, unutulmaz şarkıları eşliğinde toprağa veriliyor


Aram, unutulmaz şarkıları eşliğinde toprağa veriliyor ANF14:50 / 17 Auğustos 2009 BRÜKSEL – Atina’da hayatını kaybeden Kürt müziğinin duayeni Aram Tigran için Belçika’nın Başkenti Brüksel’in Jette semtindeki mezarlıkta tören yapıldı. Aram Tigran, unutulmaz şarkılar eşliğinde toprağa veriliyor.

Aram Tigran’ın cenazesi Ermeni Kilisesi’nde yapılan ayinden sonra konvoy halinde Jette mezarlığına getirildi. Binlerce kişinin katıldığı Jette mezarlığında tören düzenlendi. Tören Ermeni bir papazın Ozan Aram’ı anlatan Ermenice konuşması ile başladı.

Ardından, Ermenice ve Kürtçe bir konuşma yapan Aramın oğlu, Ermeni ve Kürt halkının başı sağ olsun diyerek, Kürt halkının ozanına sahip çıkmasından dolayı teşekkürlerini sundu.

Törende konuşan Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal ise, sözlerine başta ailesi olmak üzere Ermeni ve Kürt halkına başsağlığı diledi. “Ermeni ve Kürt halkı büyük bir ozanını kaybetti” diyen Kartal “Ozan Aram Kürt kültürüne büyük değerler katmıştır. Bununla kalmamış, Kürt Özgürlük Mücadelesine, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde büyük etkide bulunmuştur” şeklinde konuştu. Kartal ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başsağlığı mesajını okudu.

Öcalan başsağlığı mesajında, “Başta ailesi olmak üzere tüm halkımıza ve Ermeni halkına baş sağlığı diliyorum. Aram Tigran Ortadoğu’nun bülbülüydü. Aram ayni zamanda şahsi bir ozanımdı. İlk Ankara’dayken radyodan sesini duydum. Aram Tigran’ı Ankara’da ilk dinlediğimde ‘Bu ses ölmemeli, hep özgür kalmalı” demiştim. O ses, beni Kürdistan’a götürdü. Bu sesler ölmez. Aram için öldü diyemem. Aram için şehit diyorum, ölümsüzleşti. Ona büyük şehit diyorum. Benim için Aram ölmemiştir” dedi.

‘SÖZ VERİYORUZ, SENİN ÖZLEMİN OLAN TOPRAKLARA GETİRECEĞİZ’

Remzi Kartal, Öcalan’ın başsağlığı mesajını okuması ardından sözlerini “onu hiçbir zaman unutmayacak, anısını yaşatacağız” diyerek tamamladı.

DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı ise yaptığı konuşmada, “Seni topraklarına getirmemize izin vermediler. Ama biz seni yüreklerimize gömdük. Ve söz veriyoruz, özlemin olan topraklara getireceğiz. Seni asla unutmayacağız” diyerek, ailesi ile Ermeni ve Kürt halkına başsağlığı dileğinde bulundu.

O BİR BARIŞ İNSANIYDI

KNK adına konuşan Nizamettin Toğuç da “Büyük Ozan, Ortadoğu’nun bülbülü, uğurlar olsun sana” diyerek başladığı konuşmasına Aram’ın sanatında olduğu gibi, ölümünde de halkların kardeşliğini sergilediğini söyledi. Toğuç, “Sen şehidimizsin. Seni asla unutmayacağız” dedi. Toğuç ayrıca Tigran’dan bir anekdot da anlattı: “Mamosteye sormuşlar, ‘dünyanın hakimi olsan ne yaparsın.’ O da ‘ben dünyadaki bütün silahları eritip tambur yapardım’ demiş. O bir barış insanıydı.”

TEV Çand adına Ozan Şemdin’de bir konuşma yaptı. Ozan Şemdin “O Kürt sanatında bir ekoldu. O halkların kardeşliğinin köprüsüydü” diyerek Aram için hazırladığı Ermenice ve Kürtçe şiir okudu. Şemdin ardından, Aram’ın sesi ile ölümsüzleşen Feqiye Teyran’ın Ey dilbere şarkısını söyledi. Törende hazır bulunanlar şarkıya eşlik etti. Ardından törende hazır bulunan Kürt ozanlar, Aram’ın Kürtçe ve Ermenice bazı şarkılarını seslendirdi.

Daha sonra Aram’ın naaşı şarkılar eşliğinde kabrine doğru el üstünde yola çıkarıldı…

DEVAMI GELECEK…

FOTOĞRAFLAR: DURSUN AYDEMİR

ANF NEWS AGENCY

thumb1581

LUZERNDE 15 AGUSTOS KUTLAMASI YAPILDI


Luzern kantonunda 15 Agustos dolayisiyla acik alan kutlamasi yapildi.Luzern Kürt Kültür derneginin 16 Agustos pazar günü organize ettigi kutlamaya ikiyüzü askin Kürdistanli katildi.Kürdistanin degisik parcalarindan Kürtlerin bulustugu kutlamaya Luzern Kürt kültür ve entegrasyon derneginin ziyaretcilere sundugu yemekten sonra kulamaya gecildi.
Luzern halk meclis baskani yaptigi acilis konusmasinda dinleyicilere hitaben,15 Agustos atiliminin tarihsel önemine dikkat cekti.
“Kürdistanda sayisiz isyan ve ayaklanma oldu hepsi katliyamla bastirildi,PKK öncülügündeki Kürt hareketi ise bunu tersine cevirdi.Kürt halki kati inkar,asimlasyon sürecinden artik varligi herkesce kabul edilen konuma geldiyse bu 15 agustos atiliminin sonucuyla olmustur.Artik kimse Kürtleri inkar edemiyor.Her cevre sorunun cözümünü kanusuyor.Bu gün Türk devleti cözümden bahsediyorsa bu verilen mücadele ve ödenen bedeller sayesindedir”,dedi.kONGRE GEL 7. Kurul toplantisinin selamlandigi kutlamada,cözüm tartismalarinin gündemde oldugu bir dönemde medya savunma alaninda yapilan kurul toplantisinin önemine vurgu yapildi.